Müslümanca düşünmeyi yeniden keşfetmek
1000kitap.com/yazar/celal-fed... Türkiye’de İslamcılar, Batılıların, Müslümanca düşünme ve yaşamayı siyasî bir proje olarak resmedip insanların ondan uzak durmalarına bir çözüm üretemediler. Bu nedenle de dünya üzerinde hakkını aramak için mücadele eden her Müslüman, ‘cihatçı’ olarak resmedilip yaftalandı. ‘Cihatçı’ dediklerini
Mayıs 1945'te Almanya'da Fransız ordusuna teslim edilen Hacı Emin el-Hüseyni, Paris banliyösünde bir yıl ev hapsinde tutulduktan sonra gözetimindeki polisleri yanıltarak sahte bir pasaportla Mısır'a uçar¹50. Kahire'ye varır varmaz orada siyasi sığınma hakkı elde eder ve genişletilmiş bir Arap Yüksek Komitesi bünyesinde, hâkim konumu- nu tekrar elde eder¹¹. Kudüs müftüsünün prestiji, üstünlüğünü resmi olarak tanıyan Müslüman Kardeşler'in aktivizmine gem vurmasını sağlar¹52. Fakat katı otoriterliği ve sürgün refleksleri Filistin seferberliğini sekteye uğratır, oysa ülkenin paylaşılması lehinde uluslararası bir kam- panya yaygınlaşmak üzereydi. 1945'te kurulan ve misafir olduğu Kral Faruk'un Mısır'ına çok bağlı olan Arap Birliği'ne gelince: Irak ve Mavera-i Ürdündeki Haşimi krallıklarla, Amerika Birleşik Devletleri'yle olan ayrıcalıklı ilişkisinden güç alan İbn Suud yönetimindeki Arabistan ve bölgesel hırslarıyla meşgul olan Cumhuriyetçi Suriye arasındaki görüş alış verişi minimum düzeydedir.
Sayfa 68
Reklam
Mustafa Kemal'in Suriye arkadaşları, o günlere ait renkli hatıralar nakletmişlerdir. Şam mahallelerinin sapa bir yerinde ve bir sürgün evinde üç kişi arasında «Vatan ve Hürriyet Cemiyeti»nin kurulduğu geceden sonra, Mustafa Kemal'in uykuları kaçmıştır. Geceleri uyuyamaz. Şam'ın zenginleriyle orta hallileri, kayısı ve üzüm kokan
1936 sonunda Filistin'e göreceli bir sükünet yerleşmişti. Arap Yüksek Komitesi genel grevi ve isyanı, İngilizlerin anlaşmazlığın sebeplerini araştıracaklarına dair verdikleri söze karşılık olarak, bir süreliğine durdurmuştu. Eski Hindistan sömürgesi Dışişleri Bakanı Lord Peel, Londra'dan silindir şapka ve uzun ceketi ile gelmişti. İngiliz lordu parlamento soruşturma komisyonunu yönetecekti ama o zamanlar şaşırmış görünüyordu. Londra'daki bir arkadaşına, "Arapların Yahudi tahakkümünden ve baskısından duydukları korkunun bu kadar derin olduğunu anlamamıştım," diye yazmıştı. "Her iki ırkın uzlaşması adına hiç kimse bir atılımda bulunmamış. Filistin'e yasal veya yasal olmayan yollarla dökülen..." artan Avrupalı Yahudilerin sayısı, diye kınayan Lord Peel, "şüphenin rahatsız edici havası"ndan ve "yapıcı öneriler" yapmanın faydasızlığından yakınıyordu..
Sayfa 42 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Deir Yasin Katliamı
Nisan ve mayıs aylarında çarpışmalar daha da kötü bir durum aldı. Nisan ayı çarpışmalarının en mühim hadisesi, Yahudilerin yaptığı Deir Yasin katliamıdır. Mart ayında Araplar Kudüs'ü muhasara etmeye başlamışlardı. Kudüs'te ise 100.000 kadar Yahudi vardı. Yahudiler, muhasarayı kırıp Kudüs Yahudilerine ulaşmak için, Kudüs'e giden yollardaki birçok Arap köylerini ele geçirdikten sonra, Irgun ve Stern teröristleri 9 Nisan gecesi, Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyüne saldırdılar. Köyü ele geçiren Irgun ve Stern kuvvetleri, "hamile kadınların ve çocukların da dahil olduğu 250 kadar Arap köylüsünü önce sokaklarda dolaştırdıktan sonra, hepsini kurşunlamışlardır. Arap Yüksek Komitesi ise, daha sonra köye girdiğinde, 250 ölü bulduklarını ve 100- 200 kişinin de kayıp olduğunu bildirmiştir. Hadisenin duyulması o derece tepki yarattı ki, Haganah yaptığı açıklamada, kendisinin Deir Yasin katliamı ile hiçbir ilgisi bulunmadığını bildirdi. Yahudi Ajansı da 12 Nisan'da verdiği demeçte, Deir Yasin hadisesini "dehşet ve nefretle" ("with horror and disgust") karşıladığını söylemiştir. Araplar da Deir Yasin katliamını karşılıksız bırakmadılar. Ürdün'ün Arap Lejyonu 13 Mayıs'ta, Kudüs'ün güneyinde bulunan Kfar Etzion Yahudi yerleşim merkezini ele geçirmişti. Bunun üzerine, burada bulunan 27'si kadın 127 kişiyi, üç kişi hariç olmak üzere, Arap köylülerin eline teslim ettiler. Onlar da bütün Yahudileri öldürdüler.
Sayfa 97 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Arap Ligi veya resmi adıyla Arap Devletleri Birliği Suriye, Ürdün, Irak. Suudi Arabistan, Lübnan, Mısır ve Yemen arasında imzalanan bir paktla 22 Mart 1945'te kuruldu. 16 Pakta ek olarak yayınlanan Filistin Hakkında Deklarasyon'da, Filistin'in, Arap ülkelerinin ayrılmaz bir parçası" olduğu ifade edildikten sonra, İskederiye Protokolü aynen teyit edilerek, 1939 Beyaz Kitabı'ndaki hususların Arapların müktesep haklarını teşkil ettiği belirtiliyordu. Arap devletleri arasındaki bu birlik teşebbüsleri Filistin Araplarına da tesir etmiş olmalı ki, 25 Kasım 1945'te Yüksek Arap Komitesi yeniden kuruldu. Komitede 5 Hüseyni, 5 tane diğer partilerden birer temsilci ve 2 tane de tarafsız üye bulunuyordu. Nesâşibiler, kendilerine geniş temsil imkanı verilmediği için komiteyi boykot ettiler. Komitenin başına, Rodezya'daki sürgünden dönen Cemal Hüseyni getirildi. Lakin Cemal Hüseyni Yüksek Arap Komitesi'ne bir canlılık getiremedi. Çünkü diğer grupların Hüseynîlere güveni yoktu. Nitekim, Cemal Hüseyni 1946 Mart'ında komiteyi toplantıya çağırdığında, Hüseynilerden başka kimse gelmedi. Gelmediği gibi diğer siyasi gruplar kendi aralarında birleşip. 29 Mayıs 1946'da Yüksek Arap Cephesini teşkil ettiler. Bu gruplar, Milli Savunma Partisi. Reform Partisi. Milli Blok Arap Gençlik Kongresi ve İstiklal Partisi'ydi.....
Sayfa 77 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
MacDonald Beyaz Kitabı, beş yıl için 75.000 kişilik bir Yahudi göçünü öngörerek Yahudilere bir taviz vermekle beraber, toprak satın alma bakımından gayet ağır sınırlamalar getirmekteydi. Çünkü bu belge, Filistin'i (A), (B) ve (C) diye üçe ayırmış ve (A) bölgesini münhasıran Araplara ayırarak burada satın almasını kesinlikle yasaklamıştı. Bu bölge bir hayli (B) bölgesinde Yahudilerin toprak satın almaları ancak bazı şartlara ve İngiliz yüksek komiserinin iznine bağlanmıştı. Keza bu bölgede Arapların toprak satın alması serbestti. Yahudiler, Hayfa Körfezi'nden güneye doğru uzanan ve kıyı şeridini ihtiva eden (C) bölgesinde toprak satın almada tamamen serbesttiler. Ne var ki bu bölge Filistin'in ancak %5'ini teşkil etmekteydi. Böylece Filistin'in %95'inde Yahudilerin toprak satın almaları yasaklanmış olmaktaydı. Buna rağmen MacDonald Beyaz Kitabı Araplar tarafından tepki ile karşılandı. Kudüs Müftüsü'nün başkanlığında Beyrut'ta toplanan Arap Yüksek Komitesi, Yahudi göçlerine müsaade etmesi ve Yahudilere toprak satışını tamamen yasaklamamış olması hasebiyle, MacDonald Beyaz Kitabı'nın tümden reddedilmesine karar verdi.
Sayfa 65 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Yahudilerin bu milli planı, Araplarla olan amaç çelişkisini daha da şiddetlendirici mahiyetteydi. Çünkü, Arap Yüksek Komitesi 13 Eylül 1936'da yayınladığı bildiride su üç temel isteği ileri sürüyordu. 1. Yahudi göçlerinin durdurulması. 2. Yahudilere toprak satışının yasaklanması. 3. Filistin'de milli bir hükümetin, yani Arap çoğunluğuna dayanan bir hükümetin kurulması. Bu üç istek, bundan sonra, Filistin Araplarının, İsrail kuruluncaya kadar ısrarla savunacakları üç temel ilke olacaktır.
Sayfa 58 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
İngilizler Yüksek Arap Komitesi'ni ve Yüksel Müslüman Konseyi'ni 1936'da dağıttıktan sonra Filistinli Araplar etkili bir liderliğe hiç sahip olamamışlardı. Filistin içinde birleşmiş bir liderliğin yokluğunda Filistin Araplarının davasını savunmak Arap Birliği'ne ve onun üye devletlerine kalmıştı. Ancak savaş sonrası Arap rejimleri, özellikle de Mısır, Suriye ve Irak gibi önemli devletlerdekiler, giderek artan iç huzursuzluklarla karşı karşıyaydılar. Bu rejimlerin yönetici seçkinleri iç destek sağlayabilmek için anti-emperyalist olduklarını göstermek ve yeni elde ettikleri bağımsızlığı dış politikada vurgulamak adına Filistin davasında katı bir tutum benimsediler. Filistinliler adına BM'nin bölünme planı dahil, bütün uzlaşma girişimlerini reddettiler, Filistin Araplarına onları askeri olarak savunmaya hazır olduklarını bildirdiler. Oysa bu adımlar kendi kendini kandırmadan başka bir şey değildi.
Sayfa 293 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Peel Komisyonu ve Büyük İsyan
Arap liderliğinin greve son vermesindeki sebeplerden birisi, İngiltere'nin Filistin'e yeni bir komisyon göndermeyi vaat etmesiydi. Lord Peel'in başkanlığındaki bu komisyon, raporunu 1937 Temmuz ayında yayınladı. Raporda mandanın dayandığı varsayımın gerçekleşemeyeceği, Balfour Deklarasyonu'nun içerdiği çelişkili
Sayfa 286 - Agora KitaplığıKitabı okudu
Reklam
1936 bahar ve yazında Filistin'i kasıp kavuran şiddet dalgası Siyonizme, İngiliz emperyalizmine ve yerine kök salmış Arap liderliğine karşı kendiliğinden doğan bir halk tepkisiydi. 15 Nisan'da silahlı bir Arap çetesinin bir otobüsü soyup bir Yahudi yolcuyu öldürmesiyle olaylar başladı; ertesi akşam Haganah, iki Arap çiftçiyi öldürerek
Sayfa 286 - Agora KitaplığıKitabı okudu
ne ilk ne de son...
“İrgun ve Stern teröristleri 9 Nisan 1948 gecesi, Kudüs yakınlarındaki Deyr Yasin köyüne saldırdılar. Köyü ele geçiren İrgun ve Stern kuvvetleri, hamile kadınların ve çocukların da dahil olduğu 250 kadar Arap köylüsünü önce sokaklarda dolaştırdıktan sonra, hepsini kurşunlamışlardır. Arap Yüksek Komitesi ise, daha sonra köye girdiğinde, 250 ölü bulduklarını ve 100-200 kişinin de kayıp olduğunu bildirmiştir.” (s. 97) Bugün Gazze ve Batı Yaka’da uygulanmakta olan büyük etnik temizliğin ilk korkunç adımıydı Deyr Yasin katliamı. Gözümün önünde yaşanan Gazze mezbahası Deyr Yasin’in devamıdır.
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.