İNSANIN KADERİ A. KADER VE KAZA KAVRAMLARI
Yalnız İslâm düşünürlerinin değil, hemen hemen her çağda bütün düşünürlerin hakkında az veya çok fikir yürüttüğü insanın kaderi problemi bu gün de güncelliğini yitirmemiştir. Güncelliğini daha oldukça uzun süre, belki insan var oldukça sürdürecek gibi görünen bu mesele, çözümü zor bir mesele olarak kendini kabul ettirmiştir. Dahası, bu meselenin
ÖZGÜR EŞ YAŞAM IV Özgür eş yaşam pratiğini geliştirirken, kadın ve erkek cephesinde dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır. Özgür yaşam şansı olan veya bu şansı elde etmek isteyen kadının öncelikle yapması gerekenleri şöyle belirleyebiliriz: a- Kadın erkekle girişeceği cinsiyetlik paylaşımının salt bir biyolojik tatmin olmadığını, kaplan
Reklam
 “Evladım,” dedi, “Bu devirde doğru eğriye, iyi kötüye, güzel çirkine karıştığı için Müslümanların çoğu arayış ve buhran içinde. Bunu ayıplamıyorum; ama İslam’ı bir intikam dini haline getirenlerden kendini sakın; bunlara inanma. İslam kelimesi teslim olmak demektir ve bir barış dinidir. Eğer islam’ı anlamak istiyorsan, Kuran-ı Kerim ve peygamberin hadislerinden ve sünnetlerinden başka hiçbir şeye itibar etme. Çünkü İslamiyet, din-i mübindir; yani açık bir dindir. Siyaset dini bozar, içine nifak tohumları eker; bid’attir. Bak, Kuran-ı Kerim, Maide Suresi 32. Ayet’inde ne buyuruyor...” Hoca burada aynaları çatlatarak önce ayetin Arapça’sını okudu ve sonra Türkçe’ye tercüme etti: “Kim, kimseyi öldürmemiş veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birini öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kim onu yaşatırsa, ölümden kurtarırsa, bütün insanlığı yaşatmış gibi olur.”
160 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Aylak Adam
Aylak Adam benim sinirlerimi zorlayan bir okuma oldu. 155 bet, 3 günde bitti. Buhran geçiriyordum. Bunda yazım sıklığı da etkili oldu. Neden ince ve sık basarlar anlamıyorum. Bet sayısı düşük olunca maliyeti düşüyor ondan sanırım. Ama okuyucu gözünden değer yitiriyor. Aylak Adam'ımız, ki yazar ona C. adını vermiş, işi gücü olmayan ama etrafında sürekli bir arayış içinde olup genellemeleri yerden yere vuran bir tip. Kış, bahar, yaz ve güz olmak üzere 4 bölümden oluşuyor. Bu dönemlerde aşık olduğu ya da öyle sandığı kadınlarla ilişkisine de tanık oluyoruz. Kendince bir aylaklık yaşam tarzı benimseyen C'nin gerçek yaşamını betiğin sonuna doğru öğreniyoruz. Geçmişinde yaşadıkları bugününü çerçevelemiş durumda. Bunu kendisi de anlatana dek bilmiyordur. Böyle anlatınca çekici konusu ama okuyunca öyle olmuyor. Bir kez yazar aylak bir adamın belleğinin içindekileri betimlerken çok fazla boğuyor. İlgisiz durumlara sıçramalar, saçma iç konuşmalar falan geriyor. Belki de okuyucuya yansıtmak istediği duygu durumu budur. Öyleyse başarılı. Gerçekten yaşamdan tat alamadım 3 gündür. Sonuna doğru gelen aydınlanma çağı ile biraz olsun soluk alıp bir hızla bitirdim. Çok akıcı betikler okumam gerek ki okumadan soğumayayım bunun üstüne. Buna benzer bir acıyı da "Genç Werther'in Acıları"nda yaşamıştım. Sanırım Türkiye ayağını da Aylak Adam kapmıştır.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201760.5k okunma
"Evladım" dedi, "bu devirde doğru eğriye, iyi kötüye, güzel çirkine karıştığı için Müslümanların çoğu arayış ve buhran içinde."
Sayfa 264 - Doğan kitapKitabı okudu
Düşün ki, zanaate giren bir çocuk bir usta yanında ve onun daima gözü altında çalışır. Öğrenmiş ve yetişmiş bir adamın nasıl çalışıp iş gördüğünü, el maharetiyle kol kuvvetinin zekâ ve İrade emrinde nasıl birleşip iş başardığını gözleri ile görür, iş çıkarmanın ve verimli çalışıp muvaffak olmanın zevkini tadar. Ustasından çalışmanın usulünü, güçlüklerini yenmenin kolaylığını öğrenir. Hatta genç yaşının icabı olarak, geçirdiği ruhî buhran anlarında ustayı daima yanı başında, manevi bir kuvvet ve destek olarak bulur. Fikrî çalışma çırakları ise bu faydalardan ve böyle bir manevi destekten mahrumdur. Bunlar, zanaatta usta yerini tutması lâzım gelen, hocaları ile omuz omuza beraber çalışmazlar. Hocanın nasıl çatıştığını görmezler bile. Hoca ile yalnız yoklamalarda ve nihayet, imtihan masasında başbaşa kalırlar. Ve o zaman ise, hocaları sorduğu şeylere cevap alamayınca, onlara sadece 《çalışmamışsın》 yahut 《öğrenmemissin》 der ve geçer. Fakat nasıl çalışmak lâzım geldiğini ve öğrenmenin usulünün ne olduğunu bu tecrübesiz çıraklar kendileri düşünüp keşfetmeye ve muhtaç oldukları manevi desteği kendilerinde arayıp bulmaya mecburdurlar. Bulamazlarsa yanar giderler. Bu yüzden heder olan gençlerin sayısını Allah bilir. Gençlerimizin bir çoğunun usanıp bezmesinin, cesaretinin kırılıp ruhî perişanlığa düşmesinin sebeplerinden biri ve belki başlıcası budur. Yani bir taraftan çalışıp öğrenmenin yolunu ve usulünü bilmemezlik diğer taraftan da manevi destekten mahrumluktur. Eminim ki, bu boşluğu ve mahrumluğu bugün her genç duyuyor ve acısını çekiyor. Bunu bizler de duyduk ve çektik.
Reklam
291 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.