Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
"Rastlantısal olarak değil, kasıtsız olarak değil, anın sarhoşluğuna kapılarak da değil. Aksine, bilerek ve isteyerek. Tüm duygularım ve düşüncelerimle görmek, kavramak istediğim, nüfuz etmek istediğim tek bir şey vardı; örtülü olan bir geleceğe bakmak ve içini görmek istedim. Engelleyen ve bağlayan her şeyi gözardı ederek. Her şeyi ardına bırakmış ve bir dilenci gibi veya bir kral gibi duran biriymişçesine ellerimi mutluluğuma uzatmak istedim."
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Öncelikle kitapların başındaki yazıları, ön sözleri okumak gibi bir alışkanlığım yok, gerekirse kitap bitince okurum. Bu yüzden bu kitabın aslında bir tiyatro oyunundan hikâyeleştirildiğini sonradan fark ettim. Buna rağmen okurken aklımda tek mekanda geçen bir tiyatro oyunu gibi canlandı. Bu durum beni çok mutlu etti zira tiyatro çok
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215,5bin okunma
çalmayan kapının da sesi var diyerek ardına kadar açtığım şeyler nasıl gelmiyormuşsun diye baktığım yol nasıl geçmiyormuşsun diye baktığım sokak kurcalanmış bir gövdenin dağınıklığıyla bazı günler sadece duvara bakmak
Sayfa 67 - Everest
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Gel, artık ardına bakmak yok. -Kratos
Reklam
“Tüm icatların , keşiflerin , teknolojik gelişmelerin ilham kaynağı doğayken kadından ve biyolojisinden almak konusunda insanoğlu çuvallamış , kadının döngüsüne hayret , ilgi ve derin bir anlayışla bakmak yerine onu değiştirmek , kendince kurduğu sisteme uydurmak uğruna elinden geleni ardına koymamış.”
"Paradoks bir işarettir... onun ardına bakmak gerektiğini söyler. Paradokslar canını sıkıyorsa, mutlaklara düşkünsün demektir. Göreciler paradoksu sadece ilginç, belki eğlenceli veya korkutucu, eğitici bir düşünce olarak görür."
Sayfa 339 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
528 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Bir varmış bir yokmuş...
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan, az gidip uz gidilen, dere tepe düz gidilen, altı ay bir güz gidilen, onların muradına erdiği bizim de kerevetine çıktığımız, zihinlerde tat bırakan, zamanın mekanın belirsiz olduğu, fantastik unsurların da bulunduğu, hayallerin gerçekleştiği , gökten üç elmanın düştüğü, sevenin sevdiğine kavuştuğu, iyilerin mükafatlandırılıp kötülerin cezalandırıldığı edebi ürünlerdir Türk Masalları... Kitap, Türklerin süregelmiş destansı masallarının bir araya toplanarak bizlere ulaşmış bir versiyonudur. Anadolu'nun çeşitli yerlerinden Naki Tezel'in derleyip kitap haline getirdiği, 54 masaldan oluşan bir yapıt. Anadolu'ya, Anadolu'nun kültürüne masalların gözünden bakmak isteyenler göz atabilir. Kitapta, Türklerin folklorik yapısına masallardaki olağanüstülükler kullanılarak değinilmektedir. Tezel, masal âleminin kapılarının çoğu zaman şu sözlerle aralandığını belirtir: "Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde kalbur saman içinde..." Bu sözlerle masalın gizemli dünyasına adım atanlar, devenin tellal, pirenin berber olduğu fantastik hikayelerle karşılaşırlar. Demirden elbiseler giyen cesur gençler, Kafdağı'nın ardına yol alırken, masal dünyasının büyülü atmosferine dalarlar. Ejderhalar, ayın on dördü gibi güzel padişah kızları ve kırk gün kırk gece süren düğünler, masalın renkli panoramasını oluşturur. Bu sözlerle açılan kapı, masalların büyülü serüvenine girişin ilk adımıdır.
Türk Masalları
Türk MasallarıNaki Tezel · Bilge Kültür Sanat · 2008362 okunma
BEZDİRENLER DERGÂHI
Herkes gelip geçer, Geçene kadar ruha işkence eder. Tomarla sersemlik, Kalıp gibi oturan gereksiz şatafat. Herkes bomboş bir bedenden ibarettir, Kafasının içinde bir pamuk tarlası var. Gereksiz bir bencillik alır,
Reklam
Önsöz
Aldığım bir mesaj bir şehit yakınındandı: 'Kafam karıştı' diyordu, 'şehitlerimiz var. Ama doğruların bize yansıtıldığı gibi olmadığını görmek...'
Azad
"Bizim mahallede 450 kişi gözaltına alındı. Özel Tim evimize postallarla girdi. Küfürler, bağırmalar arasında babamı aldılar. Babam apar topar götürülürken dönüp 'bir saniye' dedi. Üzerinden bir Milli Piyango bileti çıkardı ve anneme 'bunu al' dedi. O an annemle göz göze geldik, babamın bir daha dönmeyeceğini düşündüm. 36 gün işkencede kaldı. İşkenceden çıktığında ancak birilerinin desteğiyle yürüyebiliyordu. Beş yıl hapis yattı. Çıktığında asosyal, içe kapanık, ürkek bir adamdı. Beni dağa çıkaran, babamın acılarına ettiğim bu tanıklıktır."
Baran
"Ben bu işe 20 yılımı vermişim. Ablamı o yolda kaybettim. Ama kim ülkesini bırakmak ister. Benim memleketim Türkiye. Dağdasın, bazen bir köyün yakınından geçerken bir evin bacasından duman çıkıyor. Diyorsun ki: 'Acaba hangi yemeği pişirdiler, sofralarında ne var?' Ama gidemiyorsun. Evin ışığı yanıyor, senin evin yok. Bacası tütüyor, sen soğuktasın. Bizim dağa çıkma gerekçemiz insanca yaşamaktı. Bacası tüten bir eve baktığımda aklıma ilk önce barınma gelir. Ama barınma tek başına huzur vermez. İnsanın kimlik ihtiyacı var. Biz hayal kurardık. Bağımsız ülke projesini tartışırdık. Sonra büyük hayallerin gölgesinde insanı ihmal ettiğimizi fark ettik. 99'dan önce büyük idealler vardı. 99'dan sonra hayatı konuşmaya başladık. Güzel bir ev hayalini, evlilik hayalini de içeriyordu bu."
Kendal
"Ben yurtseverliği bilmem. Sosyalistliği de bilmem. Beni ne itti o zaman? Bana göre devlet bizi dağa gönderdi. Panzerle bilmem kaç kilometre hızla bir kasabanın içinden geçersen o panzeri izleyen gençleri dağa gönderirsin. Devlet ve de ötekiler bir iç muhasebe yapmak zorunda. Devlet 'ben insanıma ne yaptım?' demeli. Ötekiler de 'biz ne yapıyoruz?' demeliler. Devlet biraz daha muhasebe yapsa karşı taraf da yapabilir."
Rewan
Karda donan parmaklarının arkadaşları tarafından nasıl tek tek kesildiğini anlatmıştı Réwan. Bir zeytin kutusunda biriken parmaklarını nasıl hâlâ rüyasında gördüğünü.
537 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.