390 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Daha önce Abum Rabum adlı İskender Pala kitabını okumuş ve çok memnun ayrılmıştım kitaptan. Şah ve Sultan kitabı da 2010 yılında çıkan ve çıktığı gibi çok satanlar listesine giren bir eser. Öyle ki 2010 yılında çıkıp aynı yıl en çok satan kitap olma özelliğine sahip olunca da gerçekten güzel miymiş yoksa popülerlik mi derken merak ettim başladım. Yavuz Sultan Selim ve belalısı Şah İsmail arasındaki mücadele ile aynı zamanda halen gündemde olan ve uzun yıllar da bitecek gibi gözükmeyen, kimi güçlerin tabiri caizse ekmeğine yağ süren, Sünni - Şii çatışmasını da detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor. Hoşunuza gitsin gitmesin, kendini okutmayı da başarıyor. Eh, ne diyor Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya; “Ağlasın taşlara kapanıp tarih: Selimler gelir de Yavuzlar gelmez, Kağanlar, hakanlar, başbuğlar doğar; Cengizler, Gaziler, Oğuzlar gelmez!” Yavuz Sultan Selim gibi iyi bir devlet adamını, İslam’ın kurtarıcısı ve halifesini, bu kahraman askeri değil yermek, kötülemeyi düşüneni kendi tabularına gömeriz. Herkes liderleri hatırlar ama kimse ikincileri anımsamaz. Her zaman liderlerimize saygımız oldu, ruhları şad olsun. Beğenceğinize inanıyor, keyifli okumalar diliyorum..
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,8bin okunma
«Baharı özledik artık..» diyor gelen kızlar, Ki içlerinde baharın da özledikleri var?
Sayfa 25 - Didakta Yayınları
Reklam
Yara
İyiyim, diyor. Belli ki daha yara soğumamış...
Perşembe Yazıları - 2
• Bu hafta İsmet Özel'in "İrtica Elden Gidiyor", Ömer Faruk Korkmaz'ın "Şehit Bayram Hoca", Alvarlı Muhammed Lutfi Efe'nin "Divanı", Siyer Yayınlarının "Tekerrürden Tefekküre Tarih" kitaplarına göz attım. Bunun yanında derslerde ilgimi çeken notlar ve meselelerden de bir kaçını sizinle
«Baharı özledik artık.. » diyor gelen kızlar, Ki içlerinde baharın da özledikleri var?
Sayfa 25 - Didakta / BaharKitabı okudu
Günün birinde bir gazeteci röportaj yapmak için yüz iki yaşındaki adamın evine gider. Yaşlı adama ilk olarak bu kadar uzun yaşamasının sırrını ve bu yaşta böyle sıhhatli, dinç ve neşeli olmasının neye borçlu olduğunu sorar. “Evlat, Allah’ın bana lütfettiği her gün, erkenden kalkar ve Halime şükrederek pencerenin önüne giderdim. Bir iki dakika dinlendikten sonra hava ister güneşli olsun ister yağmurlu, ister sıcak olsun, ister soğuk. Kendime hep şunu söylerim: “Bu, tam benim istediğim gibi muhteşem bir gün!” Diyeceğim o ki; hava güneşli, sen perdeleri kapatmış buğday tanesi kadar yer kaplayan dertlerle kendini boğuyorsun. Aç perdeyi, çık pencerenin önüne. Kuş seslerine kulak ver. Perdeleri asla kapatma karanlıkta kalma. Ve şunu da mutlaka kendi kendine tekrarla: “Şikayet ettiğim hayatım, belki de başkasının hayali… Özür dilerim Allah’ım…” Bak, ne diyor Arif Nihat Asya: “Su içen kuşu, her yudumda gagasını göklere kaldırarak Allah’a şükrederken gördüm.”
Sayfa 27
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.