Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Siz Ne Ayaksınız? - 8
"Şems-i Tebrizî'nin Kimya adında bir karısı vardı. Bir gün Şems'e kızıp Meram bağları tarafına gitti. Mevlânâ hazretleri medresenin kadınlarına işaretle: 'Haydi gidin Kimya Hatunu getirin' buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya hazırlandıkları sırada Mevlânâ, Şems'in yanına girdi. Şems, şahane bir çadırda oturmuş, Kimya Hatunla konuşup oynaşıyor ve Kimya Hatun da giydiği elbiselerle orada oturuyordu. Mevlânâ bunu görünce hayrette kaldı. Onu aramağa hazırlanan dostların karıları da henüz gitmemişlerdi. Mevlânâ dışarı çıktı. Bu karı kocanın oynaşmalarına mâni olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems "içeri gel" diye bağırdı. Mevlânâ içeri girdiği vakit, Şems'ten başkasını görmedi. Bunun sırrını sordu ve: "Kimya nereye gitti" dedi. Şems: "Yüce Tanrı beni o kadar sever ki istediğim şekilde yanıma gelir. Şu anda da Kimya şeklinde geldi" buyurdu. işte Bayezid Bestami'nin hali de böyle idi. Tanrı ona, daha sakalı bitmemiş bir genç şeklinde göründü." (Arifler’in Menkıbeleri II) Ahmed Eflaki Bu paylaşımlar niye var için bkz: #220061637 Tasavvuf hakkında bunları biliyor muydunuz? #220816615
Siz Ne Ayaksınız? - 7
"Sultan Veled'den (Mevlana'nın oğlu) nakledilmiştir ki: Bir gün ileri gelen sofiler babam Hudavendigâr' (Mevlana) dan: "Abu Yezid (Beyazıd Bestami), Ben Tanrı'mı daha sakalı bitmemiş bir genç şeklinde gördüm, buyuruyor. Bu nasıl olur?" diye sordular.  Babam (Mevlana): "Bunda iki hüküm vardır: ya Bayezit Tanrı'yı sakalı bitmemiş genç şeklinde görmüş, yahut Bayezid'in meylinden ötürü Tanrı onun gözüne bir genç çocuk suretinde gözükmüştür" dedi." Arifler’in Menkıbeleri II) Ahmed Eflaki Bu paylaşımlar niye var için bkz: #220061637 Tasavvuf hakkında bunları biliyor muydunuz? #220816615
Reklam
Mevlânâ Hazretleri’nin oğlu Sultan Bahâeddin Veled, şu hâtırasını nakleder: “Bir gün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı gelmişti. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam: –Birinden mi incindin de böyle sıkıldın? dedi. Ben de: –Bilmiyorum ki bu ne hâldir? dedim. Babam kalkıp eve gitti, bir müddet sonra baktım ki kurt postunu çevirip başına geçirmiş, çocukları korkuttukları gibi: “Bu! Bu! Bu!” diyerek yanıma geliyor. Babamın bu hoş hareketi sebebiyle beni bir gülme tuttu ki anlatamam. Hemen yere kapanarak ayaklarını öptüm. Babam: -Bahaddin! Eğer bir güzel ve latif sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, dâima seninle şaka, şenlik etse ve birdenbire yüzünün şeklini değiştirip gelse ve sana “Bu! Bu! Bu!” dese ondan hiç korkar mısın? buyurdu. Ben de: –Hayır, korkmam dedim. Bunun üzerine babam: –Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O’dur, hep O’ndandır ve hep O’ndan feyizlenirsin. O hâlde niçin boş yere üzgün duruyor, sıkıntının elinde âciz kalıyorsun? buyurdu. Babamın bu hareketi ve sözleri üzerine derhal hâlim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım. Ömrüm boyunca da başka gam yüzü görmedim ve üzülmedim, dünyanın gamı kederi yanıma yaklaşmadı.” (Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1973, I, 265-266) (Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)
Mevlananın Kedisi/ Can AYDOĞMUŞ
Mevlana Oğluna Der ki; Bahaeddin! Eğer daima cennette olmak istersen,herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
İMANIMIZI KURTARARAK RUHU TESLİM EDEBİLMEKTİR TEK GAYEMİZ ...
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 Ahirete Çok Çalışmazsak Çok Zordur .....🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 Mümin olarak ölebilmek kolay bir iş midir ?”  Bunun cevabını şu satırlarda buluyoruz : “Ölüm için üç musibet vardır: Birincisi: Can çekişmenin şiddetidir . İkincisi: Ölüm meleğinin görülmesi ile kalbi istilâ eden korku ve haşyet titremesidir Üçüncüsü: Cehennemden bir makam
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.