Vaftiz
Ruhumun şizofren ve kirli yanlarını arındırmak istiyorun bu gece gözyaşlarınla sevgili. Eğer bir suyla arınmak var ise; ben senin sularında vaftiz olmak istiyorum. Tüm dinlere inat sana ibadet etmek istiyorum. Susuzluğum, yalnızlığım, yok oluşlarım sadece senin bulunduğun coğrafya da olmuyor. Senin gözlerinde geçirmek istiyorum ömrümün son kalan demlerini. Senin dudaklarında dindirmek susuzluğumu, yalnızlığımı senin yanında öldürmek istiyorum. Kabul görmek gerek ki; ruhumun içindeki tek aydınlıksın sen... Yusuf Sezgin Aybey
DÖRT KAPI, KIRK MAKAM, KÂMİLİ İNSAN OLMAK
DÖRT KAPI, KIRK MAKAM, KÂMİLİ İNSAN OLMAK. (Mehmet Yapıcı 17.2.2017 Kanada) Alevi Kızılbaş inancında kâmil insan olmak dört kapı ve her kapının oluşturduğu on makam yani kırk evrede insanın kendisini geliştirip dönüştürmesi aslına ermesiyle mümkün olduğunu söyler. Her inancın, ideolojinin, öğretinin ilkeleri etik kuralları vardır. Maalesef
Reklam
Arındırmak ve Arınmak
Efendimiz’in (sas) tezkiye görevinin bir gereği olarak şunları arındırmıştır: – Varlık âlemini tevhid ile şirkten arındırdı. – Nefisleri iman ile hastalıklardan arındırdı. – Kalpleri takva ile her türlü kirlerden arındırdı. – Akılları ikna ile şüphelerden arındırdı. – Hayatı ibadet ile gayesizlikten arındırdı. Muhammed Emin Yıldırım
Arınmak
Ateşe bakmaya kendilerini öyle veriyorlardı ki, vicdanlarında, dünyanın bütün fani değerlerinden kurtulup aranıyorlardı.Ve sonunda, bir gün, madenleri arıtmanın aslında kendilerini arındırmak olduğunu anlıyorlardı.
Ülkenin Borcu - Senin Borcun
Günümüzde siyasetçiler eylem alanlarının büyük ölçüde daralmasının sorumlusu olarak yüksek düzeydeki borç­lanmayı gösteriyorlar. Borçtan kurtulmuş, yani gerçekten özgür durumdaysak gerçekten eylemde bulunmamız gerekir. Muhtemelen eylemde bulunmak zorunda kalmamak, yani özgür olmamak, sorumlu olmamak için sürekli olarak borçlanıyoruz. Yüksek dü­zeydeki borçlanma özgür olmayı henüz başaramadığımızın bir kanıtı değil mi? Sermaye bizi tekrar borçlu/suçlu kılan yeni bir Tanrı değil mi? Walter Benjamin kapitalizmi bir Tanrı olarak gö­rür. Kapitalizm "günahtan arındırmak yerine günah yükleyen bir kültün ilk ömeği"dir. Arınma imkanı olmadığı için de özgür olmama hali sürekli yenilenir: "Kendisinden kurtuluşun söz konusu olmadığı bir suçluluk bilinci, böylelikle bu suçtan arınmak için değil onu evrensel hale getirmek için kült konumuna göz diker."
Nedir insanlığın aradığı? Nihai nokta nedir? Para, sağlık, sevmek, sevilmek... Bütün bunları istemesinin tek bir sebebi yok mu? Aslında mutluluğa ve huzura erişmeye çalışmıyor mu? Peki mutluluk bir şeylere sahip olmakla mı gelir, yoksa sahip olacak hiçbir şey istememekle mi? Belki de doğduğumuz günden itibaren bize bu öğretilmelidir. Bir şeylere sahip olma isteğinden arınmak. Bu keşke o kadar kolay olsa. Şimdi kendinizi üzerinizde kıyafetleriniz, ayağınızda ayakkabılarınız, elinizde çantanız, cebinizde cüzdanınız, yağmurlu bir havaysa şemsiyeniz, belki tek elinizde arabanızın anahtarı ile hayal edin. Ve şimdi de bunları tek tek bıraktığınızı düşünün. Anahtarı yakındaki bir masanın üzerine bırakın. Bırakın bırakın. Şemsiyenizi koyun. Cüzdanınızı cebinizden çıkartın ya da çantanızdan ve bir köşeye atın. Hâlâ orada mı diye dönüp bakmayın bile. İlk kurtulmanız gereken endişe bu. Sonra ceketinizi çıkartın, kıyafetleriniz, ayakkabılarınız. Kat kat soyunun; düşünün ki görünmeyen bir el hepsini aldı ve yok oldu. Artık bir siz varsınız. Bir de düşünceleriniz. İşte Epiktetos’un az çok yapmaya çalıştığı şey budur. Sizi sahip olduğunuz her şeyden arındırmak
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.