"Şimdi mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"
...
"Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun." dedi Baba. "Karısının elinden kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun?"
"Öyleyse anlatacağım." dedi Baba. "Ama önce bir şeyi çok iyi anlamanı istiyorum, Emir: O sakallı yobazlardan asla değerli bir şey öğrenemezsin."
"Molla Fetullah Han'ı mı kastediyorsun?"
Baba kadehini salladı. Buzlar şangırdadı. "Hepsini kastediyorum. O kendini bir bok sanan, her şeyin üstünde gören maymunların sakalına tüküreyim."
Kıkırdadım. Baba'nın herhangi bir maymunun sakalına tükürürkenki görüntüsü, gerçekten komikti.
"Tek bildikleri, tespih çekip anlamadıkları bir dilde yazılmış bir kitabı papağan gibi tekrarlamak."