Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kitap böyle bir şeydir arkadaşlar (bazen zor anlaşılır; dikkat, çaba, sabır ister). Düşündürme ödevi var. Tatil olan, sırt masajı olan şeye kitap değil, dizi denir. Rahatlamak isteyen pandemiden sonra* masaj salonlarına gitsin; rahatlamak için kitap okunmaz. Türkçenin yüz yıldır çektiği ıstırabı ve okuma oranlarımızı düşününce normal de geliyor bu tepkiler. Okuduğunu anlamada dünya sonlarındayız. Anlamıyoruz, öyleyiz. * Pandemi döneminde yazılan (13.08.2021) bir deneme yazısından alınmıştır
Sayfa 155 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Ünlü kültür eleştirmeni Lauren Berlant, Facebook'un kendine özgü duygu odaklı etkileşimleri üzerine kaleme aldığı kısa ve derinlikli yazıya bir anekdotla başlar: Bugün benden yaşça büyük birine Facebook'u tanıttım ve kendisiyle "arkadaşlar” arasında sosyal ağ kurmanın maksadı üzerine uzunca sohbet ettim. Bu duruma büyük şüpheyle yaklaştı çünkü ona göre tuhaf ve mesafenin biçimlendirdiği yakınlıklar, gerçek yakınlığın indirgenmiş haliydi. Gerçek yakınlık ona göre müşterek deneyimin getirdiği ciddi, duygu yüklü birikimin metanetini ve geçirgenliğini gerektiren bir ilişkiydi. Kurduğu yakınlıklar sadece karşıdakini tanımak için değil, aynı zamanda ciddi ölçüde zahmet verme, talep etme ve ihtiyaç duyma hakkı için de müsaade alanları sağlıyor. Yüz yüzeliği, hatta daha da derin bir mahremiyeti kapsıyor. Fakat Facebook'ta her zaman üstünkörü geçebilir ya da hiç oturum açmayabiliriz.
Sayfa 56 - PdfKitabı okudu
Reklam
Padova, 27 Eylül. KİTAPÇIDA
Kitap almak üzere İtalya’da özel bir saygınlığı olan bir kitapçıya girdim. Bütün kitaplar ciddenmiş olarak etrafa yayılmış ve insan burada gün boyu ilginç arkadaşlar buluyor. Tarikat Katolik rahiplerinden, asillerden, sanatçılardan edebiyatla ilgilenen kimseler burada dolaşıyorlar. Bir kitap istiyorlar, okuyor ve rastgele hoşbeş ediyorlar. Ben de Palladio’nun eserlerini sorunca belki yarım düzüne insanın hepsi hepsi bana dikkat kesildi.
Buraya bir yıldız koyuyorum okuyalım arkadaşlar
Burada dikkat etmen gereken önemli bir nokta var sevgili dostum, insanların büyük bir kısmı öylesine konuşur. Hatta şöyle diyebilirim sana, senin hakkında sen eleştiren yorumlar yapan birisine gitsen ve desen ki, ben senin dediğini yaptım ve başıma şöyle kötü işler geldi, o kişi muhtemelen sana, sen beni neden ciddiye aldın ki diyecektir. Buradaki problem, kendisini bile ciddiye almayan insanları senin ciddiye alıp ona göre hareket etmendir
Sayfa 62
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri (Ankara): Muhterem arkadaşlar! Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Müdafaai Milliye Encümeni Reisi olan zat tarafından bu kürsüden "Erkânıharplerin esareti, istibdadı altında ordu duramaz" mahiyetinde bir şey söylendiğini işittiğim zaman fevkalade meyus ve müteessir oldum. Yüce ordu ailesi içinde nizam ve
Sayfa 164
Reklam
İçki hayatın ekmeği değilse de, o ekmeğin boğazınıza kaçmasına engel olan şeydir. İçki zihni açar ve ruhu özgürleştirir. Tutukluğu alır, o yüzden arayışınız esnasında yanlışlıkla yüzlerce içki içmemeye dikkat edin. Çok fazla içki içmek, garip arkadaşlar edinmenize sebep olabilir, zaten göz bandınızla bir sıfır mağlup başlamışsınız.
Evet, arkadaşlar! Risale-i Nur öyle cazibedar bir eserdir.." (Gençlik Rehberi (251) "Risale-i Nur'un mecmualarını bir an evvel temin edelim, arayalım, bulalım, dikkat, teşekkür ve ihlasla okuyalım. Kur'an ve iman hizmetine bu vaziyette koşalım." (Tarihçe-i Hayat (623)
İnsan karşısındakine en fazla 20 saniye kulak verebiliyormuş. Sonra kendi tepkileri, düşünceleri, cevapları... Oradan artık ver elini geçmiş, gelecek kaygıları, patinajlar. Demek biz hep kendimizle konuşup duruyoruz. Günler bu yüzden birbirine benziyor. Kendi dışımıza bakmaya hiç çabalamadığımızdan. Bazen, özellikle de bugünlerde, üzerimde neden hep bir ağırlık var diye düşünüyorum. Sanki birisi ağır yorganlar bırakmış gibi üzerime. Çoğumuz böyle hissediyoruz biliyorum. Nedeni de dikkatimizi en çok verdiğimiz şey: Sosyal medya. Haberler, hashtag'ler, story'ler... Olan felaketler, bekleyen tehlikeler, olamadığımız güzel yerler, yiyemediğimiz yemekler, buluşamadığımız arkadaşlar. Geride kalışımız, dünyanın çöküşü, yetişemeyişimiz. Dikkat burada olursa, yeşeren çaresizlik oluyor. Bitap düşmüş ruhumuza, taze başlangıçlar, yeni hevesler sunamaz oluyoruz. Başkalarının hikayesi, adı üzerinde story'si, bizi kendi hikayemizden uzaklaştırıyor. Uzaklarda yaşanan hayatları izleyen bir seyirci gibi yaşamaya başlıyoruz. Duygularımızı da filmde olanlar belirliyor tabii ki. Gün bittiğinde aklımda kalanlara bakıyorum. Bugün hangi resimler geçmiş önümden? Kendi hikayemin sahneleri mi, yoksa başkalarının hikayesinin anları mı? Eğer ikincisi çoğunluktaysa, bence dikkatin fişini oradan çekmek gerekir. Hayat bir tanedir, biriciktir, sürprizlerle ve küçük neşeli anlarla doludur. Yaşamasını bilmek, dikkatin yerini seçmek gerekir. Dileğim hepimiz için: Dikkatimiz kendi hikayemizde olsun.
Doğan NovusKitabı okudu
"Et tu, Brute?" Tüü ettim;)) M.Ö 15 Mart 44.
Brütüs adındaki bir senatör, "Sezar'dan kesin olarak kurtulmalı­yız;' dedi. Brütüs Sezar'ın arkadaşıydı fakat artık Sezar'ın Roma'daki gücü konusunda çok kaygılıydı. "Yarın 15 Mart. Senato'ya girdiği an üzerine saldırıp bıçaklayalım:' Diğer senatörler de kabul ettiler, planlar yapıldı. Sezar artık
Sayfa 238 - Say Yayınları.
Reklam
Arkadaşlar hayatınıza girer ve çıkar. Lokantadaki komiler gibi. Hiç dikkat etmiş miydiniz?
Sayfa 180Kitabı okudu
Mektubuma biraz ara vermek zorunda kaldım. Bir kere, ellerim terliyordu ve elimin altına başka bir kâğıt almayı akıl edemediğim için, önüne geçilmez lekeler oldu kâğıtta ve aksi şeytan (özür dilerim) tükenmez kalemin mürekkebi bitti. Dolmakalemle yazabilirdim; fakat, münasebetsiz bir kalem, bir arkadaşın hediyesi olduğu için atamıyorum, sağ elimin ortaparmağına sızan mürekkep lekesini bir hafta çıkaramıyorum yıkamakla. Üstelik mürekkep damlatıyor olmadık yerde. Fakat, ben talihsizin biriyim muhterem efendim: Başka kalem bulamadığım için kırmızı tükenmezle devam etmek zorunda kaldım mektubuma. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hep küçük dertler değil mi? Fakat, küçük bir köpeğim var - hayır, bunu daha sonra yazmak istiyorum. Doğrusunu isterseniz, nerede kaldığımı da unuttum. Yazdıklarımı okursam da size bu mektubu göndermeye cesaret edemeyeceğimden korkuyorum. Onun için, kaldığım yerden değil, kalmadığım yerden devam ediyorum. Bilmem dikkat ettiniz mi-bazı arkadaşlar etmişler- tuhaf sözler etmesini (komik sözler belki de - fakat nedense bu 'komik' kelimesini pek sevmem de, dilim varmadı.) biraz bilirim. Bizim çocuklara -arkadaşlar demek istiyorum, evli değilim- fıkralar anlatırım. Anlatışımı beğenmeseler de, oldukça gülerler. Size de inşallah bir kahve içmeğe geldiğimde anlatırım. Kahve içmek, sözün gelişi tabii. Aslında, sizinle uzun uzun konuşmak, size bütün dertlerimi anlatmak isterdim. Aslında...
278 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.