Herman Ferguson'un hatırladığı kadarıyla, "Ateşlenen silahın gürültülü patlama sesi bütün salonu doldurdu." Tam o esnada iki adam -karnının yanında tuttuğu 45 kalibrelik tabancasıyla ön sırada oturan Hayer ve tüfeğiyle onun yanında oturan Leon X Davis- ayağa fırlayıp sahneye doğru koştular Malcolm'un üzerine boşalttılar. Sahnenin çok yakınında olan Ferguson gözlerinin önünde olacakları sonradan şöyle anlatacaktı:
Bir an için doğruldu... elini kaldırdı, kaskatı kesildi. Suikastçılardan biri dirseğini bükerek tüfeğiyle ateş etti... Malcolmu yakın menzilden sol göğsünden vurdu... Sonra bir yaylım ateşi açıldı... Birkaç saniye sürdü bu... "Ateş etmeyi bırakırlarsa belki yaşayabilir..." dediğimi hatırlıyorum. Ve ateş kesildiğinde Malcolm sırtüstü devrildi... ve başının arkası sert bir şekilde yere çarptı.
Ferguson yere düşerek ateş hattından çıkmamış tek görgü şahidiydi belki de. Sözlerine şöyle devam ediyordu:
Onca gürültüden, silah seslerinden ve insanların bağrışıp çağrışmasından sonra aniden bir sessizlik oluştu... Bütün sandalyeleri ve yerde uzanan insanları görebiliyordum. Üç adam koridorun ortasında yüzleri kapıya dönük dikiliyordu. Ve derken içlerinden birisinin elinde bir silah gördüm. Art arda dizilmişlerdi. Ve sonraki birkaç saniye boyunca zaman ve mekânda donmuş gibi durdular ve derken birden harekete geçip koşmaya başladılar, sandalyelerin ve insanların üzerinden atladılar..
Sayfa 423 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Göğün Kaprisleri
... bazen köy ardı arkası kesilmeyen şimşeklerle kırbaçlanır. Gökler köyü, göğe ve onun kaprislerine yakın olmanın bilincindedir.
Sayfa 242 - İletişim Yayınları
Yokun varlığı, varın yokluğu iddia edilemez
Böyle de muhteşem bir başlangıç..
''Om.! Şafak kurban atının başıdır; güneş gözü, rüzgâr soluğu, Vaişvanara ağzıdır. Yıl kurban atının bedenidir; gök arkası, hava karnı, yeryüzü karın altıdır. Yönler böğürleri, ara yönler kaburga kemikleri, mevsimler organları, aylar ve yarım aylar eklemleridir. Günler ve geceler bacakları, yıldızlar kemikleri, bulutlar etleridir. Kum, onun midesindeki yemektir, nehirler bağırsaklardır. Dağlar, karaciğer ve akciğerleridir. Ağaçlar ve bitkiler yeleleridir. Doğu onun ön kısmı, batı onun arka kısmıdır. Kişnediğinde ışık saçar, şaha kalktığında yıldırımlar çakar. İşediğinde yağmur yağar. Çıkan bütün sesler onun sesidir.''
Sayfa 3Kitabı okudu
18 Mart 1946 yılında Kahire'nin 120 km uzaklığında Tafahna Al Aşraf köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Salah Mustafa Atiyye. Yokluğu had safhada yaşayan, yamalı ve hatta çoğu zaman ödünç elbiseler giyerek okuluna gidip gelen Atiyye en nihayetinde ziraat mühendisi olarak eğitimini tamamladı ve vatani görevini yerine getirmek
bereket ziynetiKitabı okudu
