Yurt gazetesi, yönetici elitin yeni Türk ulus devletini meşrulaştırmak adına halkın bilincine aşılamayı umduğu milliyetçi tarih anlatısının özünü diğer yayından belki de daha iyi kavramıştı. Bu anlatının iki önemli unsuru vardı: Osmanlı İmparatorluğu'nun yok sayılması —hatta bazen aşağılanmasıve Mustafa Kemal'in “kurtarıcı” mertebesine yükseltilmesi. Osmanlı geçmişini yok sayma çabası, tek partili dönemin gazetelerinin en belirgin özelliğiydi. Bu dönemde yayınlanan tarihsel romanlar Osmanlı toplumunu ve siyasetini öne çıkarmalarına rağmen, gazeteler Osmanlı geçmişini betimleyen arkası yarın tarzı hikâyelere veya karikatürlere nadiren yer verdiler.” *Devletin resmi gazetelerinin ve CHP'nin yayınlarının böyle bir bakış açısına sahip olmaları elbette tuhaf bir durum değildi ama bağımsız büyükşehir gazeteleri bile Osmanlı'yla ilgili şeylere nadiren ilgi gösterdiler.” ** Yalçin, Siyasal ve Sosyal Degişmeler Açisindan Cumhuriyet Donemi Türk Romani, 257-68. -, **Yeni Asir (lzmir), 27.8.1933.
Böyle de muhteşem bir başlangıç..
''Om.! Şafak kurban atının başıdır; güneş gözü, rüzgâr soluğu, Vaişvanara ağzıdır. Yıl kurban atının bedenidir; gök arkası, hava karnı, yeryüzü karın altıdır. Yönler böğürleri, ara yönler kaburga kemikleri, mevsimler organları, aylar ve yarım aylar eklemleridir. Günler ve geceler bacakları, yıldızlar kemikleri, bulutlar etleridir. Kum, onun midesindeki yemektir, nehirler bağırsaklardır. Dağlar, karaciğer ve akciğerleridir. Ağaçlar ve bitkiler yeleleridir. Doğu onun ön kısmı, batı onun arka kısmıdır. Kişnediğinde ışık saçar, şaha kalktığında yıldırımlar çakar. İşediğinde yağmur yağar. Çıkan bütün sesler onun sesidir.''
Reklam
Dickens eserlerini bizzat halka okumaya karar verdiğinde, okuruyla ilk kez göz göze geldiğinde İngiltere sallandı, insanlar salonlara koştu ve tıklım tıklım doldurdu; bazı hayranları sırf sevdikleri yazarı dinleyebilmek için sütunlara tırmanıyor, bazıları sürünerek kürsünün altına giriyordu. Amerika’da insanlar en dondurucu kış soğuklarında gişelerin önüne serdikleri yataklarda geceliyor, yakın lokantalardan garsonlar yemeklerini getiriyor, kalabalığın ardı arkası bir türlü kesilmiyordu..
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
"Dünün içinde biraz yarın vardı, yarının içinde de biraz dün... Ardı arkası gelmeyen, cümlelerin önünü kesmeyen, noktalar vardı - altlı üstlü ve de arka arkaya. Bir de kahkahalar! Bir de kahkahalar vardı, tıpkı ağıtlar gibi aynı sessizlikle biten. Sonra ölüm, ölümün de doğumun da sonunda aynı geceydi yine bekleyen. Nerede ne kadar beklediğinle, bekleyebildiğinle, alakalıydı çoğu şey. Her kalabalığın sonu ıssızlıktı mesela; her heyecanın sonu bıkkınlık, her bulutun sonu çamur, her denizin sonu kum, her taşın sonu toz, her yıldızın sonu karanlık, her doğumun sonu mezar, her mezarın sonu bahar, her baharın sonu kış, her kışın sonu binlerce kuş, solucan, kelebek, tomar tomar adı unutulmuş çiçek..."
152 syf.
·
Puan vermedi
kitapkonusu #kitapyorumum Anı başında değil yani başında yazılan mektuplar. Özkan İrman'ın daha önce kitaplarını okuyan biri olduğum için tarzına yabancı değilim. Mektuplar #günlük şeklinde #deneme türünde yazılmış. Eşine yazdığı samimi anlatımlar, şiir ve şarkı sözü paylaşımları, birlikte izledikleri filmler, gezdiği yerlerdeki #anılar içeriyor . Ama sadece bundan ibaret değiller. Ülke ve dünya gündemi okuyoruz.
Arkası Yarın Mektuplar 5
Arkası Yarın Mektuplar 5Özkan İrman · Majör Yayınları · 09 okunma
Eddie Van Halen
Bambaşka şeylerle ilgilenirken arkadaştan gelen mesajla öğrendim Van Halen'in öldüğünü. Tanımadığım halde ölüm haberini alsam salt o öldü diye çok üzülüp dağılacağım çok az insan var. Bob Dylan bunlardan biri mesela, Jason Becker da öyle. Woody Allen da olabilir. Ama Van Hallen kesinlikle onlardan biri değildi. Biri bana 2 saat önce Van Halen
Reklam
1.000 öğeden 781 ile 790 arasındakiler gösteriliyor.