"1946'dan önce de orada yaşayan filistin halkı var sen geliyorsun bu insanların topraklarına el koyuyorsun. sana çizilen sınırların dışına hukuksuzca çıkıyorsun. ev sahibinin topraklarında fütursuzca yayılıyorsun. ev sahibinin evlerini yıkıyorsun. sonra zaman geçiyor silah teknolojileri gelişiyor. sen bunları edinip sonra da bombalamaya
Kadın, umutlarını, hayallerini geleceğin tel örgülerinden asıp, askıya alıp kendini, hayatını arka planda tutup, önceliği sevdiklerine, ailesine verir... Ne çoktur hayallerine hasretle bakan kadınlar. Ne çoktur her şeyi yarıda bırakıp, kendinden bile vazgeçenler. Zorunlu kalanlar, zorla alı konulanlar. Ama bazı kadınlar vardır. Asla vazgeçmiyorlar. Askıya alsalar bile umutlarına dört elle asılıyorlar. Erteliyorlar ama ertelenmiş olarak kalmıyorlar. Umudun ince ipine sarılıp hayal zirvesine tırmanıyorlar. Ve her adımlarını attıklarında arkalarında değil, tam yanıbaşında duran, güveni yâren eden, yâr olan bir eşin inamından kuvvet alırlar. Özgüvenlerini onlara geri veren aslında var olanı raftan alınıp temizlenen en değerli hediye gibi armağan eden birisi olur yanlarında. İşte başarının temelinde ışık tutan onlar, parıldayan başarılı kadınlardır.
Nunu’nun kitap dükkanı canım arkadaşım, o kadınlardan biri. Başardı evet, umutlarına sarılarak, hayallerine kavuştu.
Tebrik ederim arkadaşım. İyi ki varsın💙
¶¶Nasıl olur da insanlar bu kadar yüzeysel ve sığ yaşar;hissetmekten, gerçek duygulardan uzak. Benim gördüğümü onlar neden göremiyor? ¶¶(Arka kapaktan)
Elif Doruk
Bir şiir kitabına inceleme yazmak hayli zor ve meşakkatli bir iştir. Böyle düşünürken bir şairin kaleminden kağıda düşen mısralara hayran olmamak elde değil.
Belirttiğim üzere erkenden
"İnsanların yüzü daha az gülüyordu. Hep kaygılı bir halleri vardı. Sanki hayatın bir armağan olduğunu, gökten gelen bir bağış olduğunu, her anın harikuladeliğini unutmuş gibiydiler. Kendisi de yaşam sevincini yitirmemiş miydi?"