İdealler, İdealleştirmeler ve Bunların Politik Sonuçları İdeallerin ezenin idealleştirilmesiyle oluştuğu bir dünyada idealler ne anlama gelir? İyinin peşinde olduğumuza inanırız, ama kendimizi inkâr etmemizi sağladığı için aslında bağımız kötüyledir. Ezene dair olumlu imgeyi koruyabilmek için içimizdeki bu kurbanı inkâr etmek zorunda
Eğer bir insan kendisine annelik yapan kişinin karşısına denk bir birey olarak çıkabilecek şekilde gelişmişse, ancak o zaman bir ilişkiden ve dolayısıyla bir ilişkinin yitiminden söz edilebilir. Eğer kayıp, arada bir ilişki kurulmuş gerçek bir sevgi nesnesinin kaybıysa, yas tutma süreci ancak bu durumda gerçekleşebilir. Buna karşılık, eğer "ilişki" saldırganla özdeşleşmenin bir türeviyse, yas tutma gerçekleşemez. Politikaya aktardığımızda bunun anlamı, uluslar ve halkların, eğer toplumsallaşma süreçleri bağımsız bir gelişime değil de uyum göstermeye dayamyorsa, vicdanlarının kaybının yasını tutamayacaklarıdır. Bir kaybın algılanışının ve acı verici kabullenişinin ve bunu takiben bir nesneye bağlılıktan yavaş yavaş çözülüşün ancak, erişilmez kalan bir nesneyle yeniden bütünleşmek için beslenen gerçekdışı umutların desteklenmemesi ve güçlendirilmemesi halinde mümkündür. Saldırganla özdeşleşmeyi olanaksızlaştıran da budur zaten.
Reklam
Uygarlığımızın kimlik oluşturduğu iddiası ancak, üst üste yığılmış kimlikleri kimlik olarak kabul edecek olursak doğrudur. Ama geri planda hep insanın kendi kurban durumunda oluşu vardır. Eğer bir insana kurban durumunda oluşunun nedenlerini ve kaynaklarını görmek yasaklanırsa, biriktirilmiş öfkenin yüklenebileceği bir düşman arayışı yaşamının amacı haline gelir. Statü kaybı veya ekonomik sıkıntı gibi dış koşullar, bakışın dolayısıyla duygu­ların iç kurbana çevrilmesine neden olduğunda bu arayış hep tekrarlanır. Bunun sonucu bir şiddet kısırdöngüsüdür. Burada kendine acıma, insanın kendi şiddet eğilimini maskelemesinde işlev görür. Aslında kendine acıma şiddeti körükler ve vicdandan arta kalan ne varsa bastırır.
1943 tarihli bir mektuptan: "Yahudiler ölülerini gömmüyor, öylece sokağın ortasına atıyorlar. Tifo ve dizanteri yayılırsa şaşmamak lazım! Bu Almanlara karşı son derece sinsi bir saldırı sanırım, çünkü az çok medenileşmiş her halk ölülerine özen gösterir.... .....Buradaki çocukların Alman çocuklarıyla hiç ilgisi yok. Pisler, arsızca
Dil ve Bilinç Dilsel iletişimimiz her zaman bir bağlama sahiptir. Bu bağlam, en başta anne ve çocuk arasındaki duyumsal iletişimdir, bunun yerini daha sonra toplumsal örgü alır. Yetişkin insanın dil merkezi çoğunlukla beynin sol yarısında yerleşmiştir. Küçük çocuklarda ise durum farklıdır. Asimetri ancak yaşamın üçüncü ve yedinci yılları
Sevgiyi İnkar Temel Suçtur Cezalandırma Umberto Eco’nun başyapıtı “Gülün Adı”nda, cezalandırmanın kendi adına nasıl bağımsız bir varoluş geliştirdiği anlatılır. Engisizyoncu Bernardo Gui, diğer herkesi suçun mevcudiyetinden kurtarmak için örnek olsun diye cezalandırmak üzere “suçlular” bulur. Aynı şekilde bizim toplumumuzdaki insanlar da
Reklam
İnsan bedensel ve ruhsal gelişimi için diğer insanlara ihtiyaç duyan toplumsal varlıklardır. Ancak insanın kendi yetersizlik duygusundan kaynaklanan ve onu bir iktidarla özdeşleşmeye götüren durum, empatinin yitimine yol açmaktadır. Kendi sorumluluğunu, üst sistemlere devreden bir insan oluş, yabancılaşmış bir insan oluştur. Yabancılaşmış insan, asıl kaynaklarından kopmuş, havada kalmış deneyimlere dönüşerek körelmiş duygulanımların tutsağıdır. Bir başka tehlikeyi de, vicdanın yerini görevin, kimliğin yerini de iktidarla özdeşleşmenin aldığı “bürokratik” kişilik oluşturur. Empati, içimizdeki insaniyetsizlikle aramıza duvar ören bir engeldir. Uygarlığımızın tarihi, acıma duygusunun bastırılması ve parçalanmasıyla sadece iç içe geçmekle kalmaz, aynı zamanda bunun temelini de oluşturur.
353 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kişiye kendini tanıma ve kendisinde yolculuğa çıkma fırsatı veren bu kitap, kişisel travmlarımızın topulsal travmalara nasıl katkıda bulunduğunu anlatması açısından; psikoloji biliminin bireyden topluma dokunuşununda güzel bir örneği. Kişiye çok boyutlu bakma imkanı sunması sayesinde; herkes bir parça kurban, bir parça zalim olabileceğini fark edecek, bu da olayları değerlendirikenki muhakeme yeteneğinizi geliştirecektir.
Empatinin Yitimi
Empatinin YitimiArno Gruen · Çitlembik Yayınları · 2020310 okunma
Kendi sorumluluğunu, üst sistemlere devreden bir insan oluş, yabancılaşmış bir insan oluştur. Yabancılaşmış insan, asıl kaynaklarından kopmuş, havada kalmış deneyimlere dönüşerek körelmiş duygulanımların tutsağıdır. Kimliklerini iktidarla ve onun sembolleriyle özdeşleşmeye dayandıran bireyler, insan oluşlarının zeminini yitirirler ve böylece kendilerini algılayış biçimleri, güce dayalı bir toplumsal sistemin sürekliliğini sağlamaya hizmet eder hale gelir. Kısır döngü başlar.
Sayfa 14
Kendi geçmişinin bilincine varamayan insan, geçmişini sürekli tekrarlamak zorundadır. Arno Gruen
Resim