"Ben bazen kendimi mezarlık gibi hissediyorum, Kimsenin
uğramadığı bir mezarlık ama içinde bir ruh taşıyor; hala can olsam bile bir mezarlığın içindeymişim gibi geliyor, Korel."
“Günümüzü şekillendiren bu politikanın meyveleri I. ve II. Dünya Savaşları, Hiroşima ve Nagazaki -modern projenin de iflası olacaktır- sonuncusu da bir elektronik harikası olarak körfez de toplanır.”
Boğuldum, boğuldum, boğuldum. Düştüğüm suyun içinde çırpındım, bana bir el uzansın istedim ve su yüzeyine çıkamadım. Gölgeler artık beni kurtaramazdı, bencil çocukluğum bulunduğu yerde mutluydu fakat o iki yanımdaki yüzün de suyun altında benimle beraber boğulduklarını gördüğümde kurtuluşum artık imkânsızdı.
Sonuçlara katlanabilirdim lakin o sonuçlar, başkalarının da canını yakmasıydı. Nedenlere inanabilirdim lakin o nedenler, canımı fazlasıyla yakmasıydı.
Egemenlik Tanrıya aittir. Devletin yasaları, kutsal kitaplarda insanlara bildirilen ilahi yasalar olan şeriatlerdir. Egemen varlık, bireylere karşı sorumlu değildir. Devlete karşı itaatsizlik, Tanrıya karşı bir küfür anlamına gelir.
İlkçağ Felsefe Tarihi 1 Ahmet Arslan ın tüm kitapları oldukça anlaşılır ve okuyucuyu tatmin edici bir dille yazıldığını düşünüyorum MÖ 5. Yüzyıllarda günümüzdeki teorilerin düşünülebilmesi, tahmin edilebilmesi, yaşadığımız topraklarda hatta urla da yaşayan bir filozofa şahit olabilmek çok güzel İlk seri de thales den Atomcu demokritosa kadar tüm filozoflara kendi yazdıkları metinlerde kullanılarak yer verilmiş Çok beğendim İyi ki bu eser Türkçeye kazandırılmış Serinin 5 kitabı var Şimdi ikinciye geçyorum
Yine o köprünün ortasında hissediyorum kendimi ama solumda da sağımda da kıyametler kopuyor gibiydi. Aşağıya atlamak istiyordum ama artık orasının da beni korkuttuğunun farkındaydım; canımın acıması değildi konu canım acırken neden acıdığını insanların görmesiydi. Arkama baktım; can çekişen çocukluğumla karşılaştım ve ona sığınmak, benim için en kötüsü olurdu, biliyordum. O an o can çekişen çocukluğumun arkasında beş gölge belirdi, o gölgeler, onu sardı.
Vicdanım sızladı ilk önce sonra gururum parçalandı. Kıyametlerin ortasında kalmıştım ve köprü devrilmek üzereydi.
"Kanlı-Yavı'nın iki oğlu var idi.
Büyüğünün adı Mor-Yavı, küçüğünün adı ise Kara Alp-Arslan idi.
Mor-Yavı Han, 75 yıl padişahlık yaptıktan sonra ölüp, öbür dünyaya gitti.."