"Önemi yok , onu öldüreceğim !"
" Ne diyorsun sen, küçük ; babanı mı öldüreceksin ?"
" Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim , artık sevmeyerek ... Ve bir gün büsbütün ölecek."
"Önemi yok, onu öldüreceğim!"
"Ne diyorsun sen, küçük; babanı mi öldüreceksin?"
"Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones'un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek."
"Aşk sevişme isteğidir sadece. Şimdi sen bu adamla deli gibi sevişmek istediğin ama bunu da evlenmeden yapmanın sana çok ayıp ve günah olduğu öğretildiği için onunla mecburen evleneceksin. Bir zaman sonra onun vücudu artık senin için bir alışkanlık olacak, bıkacaksın. O zaman elinde sevişmekten artık sıkıldığın ama evlendiğin için görevin haline gelen bir adam kalacak.
Yemek yapacaksın, işe gideceksin, onun çamaşırlarını ütüleyeceksin. Bir zamanlar içini kıpır kıpır eden bu adam bir zaman sonra tanımadığın ya da çok iyi tanıyıp hiç memnun olmadığın, sıkıldığın, bu yaşında sevdiğin ama kırk yaşında artık görmek bile istemeyeceğin bir insan halini alacak. Sense sırf bir zamanlar dokunmayı arzu edip de dokunamadığın biri için bir ömür beraberliğe mahkum olacaksın. Evlilik sürekli birbirine söz verme sanatıdır. Geleceğini ipotek edersin. On sene sonra başka bir insan olacağını bile bile şimdiki halinle yıllar sonrası için sözler verirsin. Seni hep seveceğim.
Senden çocuklar yapıp, seni ilelebet ailem yapacağım. Böylelikle aramızda hiç kopmayacak, asla bitmeyecek bir bağ olacak. O zaman geldiğinde belki artık senin yüzünü bile görmek istemiyor olacağım ama yine de bu bağı kuracağım.
Evlilik böyle bir şey işte. Evli olmak hep söz ister. Söz verirsin ve söz alırsın. Asla yapmayacağın, yapamayacağın ve yapmak istemeyeceğin sözler."
Anlatmayı en çok sevdiğim anım. Lisans dönemindeydim sanırım. Yaz ayları olmalı. Memleketteydim. Bir kitaba çok sinirlenmiştim. Bulduğum her yerine notlar yazıyor, bir yandan da bağıra çağıra konuşuyordum. Abimin geldiğini fark ettim ama umursamadım. "N'apıyorsun?" dedi. "Abi" dedim, "çok sinirliyim. Uğraşma hiç
Evet, kitabı bitirdiğimde ben de bunu düşündüm (bu yorumu daha önce de duymuştum). Veronika ölmek değil yaşamak istiyor. Genç bir kızın hayatta artık yaşayacağı hiçbir şey tadacağı hiç bir zevk kalmadığına kendini ikna edip intihar etmesiyle başlıyor kitap. Sonra kızımız akıl hastanesine yatırılıyor ve doktorlar ona -yanlış hatırlamıyorsam- bir