Televizyona bakan bir çocuğun yüzü beni korkutuyor. Daha doğrusu, küçük ya da büyük, televizyona bakan herkesin yüzü beni korkutuyor; totemin karşısında hareketsiz, pasif, ama
çocuklarda beni daha çok etkiliyor. Yarı açık ağız, hipnotize gözler: Onunla konuştuğunda seni duymuyor; dokunduğunda fark etmiyor. Trans halinde, uyumuyor ama uyanık da değil, seri olarak imal edilmiş heyecanlar tüketiyor. Kötürümler için saatler saatler süren maceralar. Çocuklar bizim -kaç yıl önce?- okurken keşfettiğimiz görüntüleri hazır olarak alıyorlar. Sandokan onu yorumlayan aktörün yüzüne, elbiselerine ve mimiklerine sahip.
Ben çocukken, evde kalmak bir cezaydı.