İncelemeden çok bir iç döküştür!
Neye nerden başlayacağımı bilmediğime göre ortasından başlayarabilirim. Bu düşünmeler mahvetti sonuçta bizi. Herhangi bir konuya bile nereden başlayacağımızı hep düşündük daha doğrusu ben öyle yaptım. Şimdi şu çoğulculuktan çıkıp kendim olarak devam etmeliyim yazdıklarıma. Saçmalayabilirim önemli değil. Kimin ne
Selam️ Haruki Murakami “Sahilde Kafka / Umibe No Kafuka”.. Öncelikle; böyle kompleks bir eseri “su gibi okudum”, “hemen iki günde bitiyor” diyerek, ne denli hızlı okuduklarını belirtmiş, tüm okurların önünde, saygıyla eğiliyorum. Zira bu su gibi hali, benim okuma ritmim için mümkün olmadı. Gayet yavaş ve zorlu bir okuma süreci ile imtihan
Sinan Canan hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sinan Canan’ın onlarca videosunu izlemişimdir, izlemeye de devam ediyorum. Yıllardır uğraştığı bir şey var. Bu uğraşının adı da onun tabiriyle bilimi “halk dilinde” anlatmak. Bunu başarıyor mu? Bence başarıyor. Uzmanlık
Saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin ancak açıp efendin olmam artık. Mesaj atabilirsin, susma hakkımı kullanırım. Eskisi kadar katı değilim. Karşıma çıkabilirsin elbet. Sanki daha önce seninle gönül bağım olmamış gibi yürür giderim. Sen üzülürsün. Ben halden falan anlamam artık, içebilirsin de. İşte o zaman bana gelme, Türk kahvesi ile gram alakam yok. Yaralarımı saran insanlar lazım bana, bir yara açan daha. Biz seninle olsak olsak elaleme rezil oluruz. İyisi mi sen otur, ağla, düşün, üzül, sigaranı yak. Ben artık "uyursa geçer" cinstenim...
Adı ve konusu açlık olan bir kitabı karnı tok sırtı pek okuduktan sonra nasıl inceleme yazılır ya da düşünceler ne kadar duygu yüklü ifade edilir bilemiyorum.
Bütün kitap boyunca sürekli empati kurmam gerektiğini düşünerek ilerledim, çünkü belli bir olay, daha doğrusu yoğun bir olay anlatımı olmadığı için ara ara bir kopukluk yaşayarak bitirdim
Bu videodan Yusuf Atılgan'ın bütün kitapları hakkında filozof ve psikanalistler eşliğinde bilgi edinebilirsiniz: youtu.be/N7qPdz3QdlE
"Aylak Adam, boyuna gerçek bir sevgi arıyor. Bence aradığı sevgi dünyada yoktur." Yusuf Atılgan
Hepimiz hayatlarımızın bir döneminde de olsa mutlaka gerçek sevgiyi aramışızdır. Onu tek tutunacak
İlkim iyikim....
İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye...
Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
Güzellik, bakmayı bilen gözdedir sevgilim. Artık kendime layık olanı seçebiliyorum sayende. Bir insanın gözlerine bakıp, kalbini görebiliyorum her seferinde. Eskisi gibi değilim. Neden mi senden çok daha öndeyim? Herkesin dünyası kendi gördüğü kadardır sevgilim. Sen önüne bakarken, ben uzakları ezberledim. Sen olup bitenlerle ilgilenirken, ben olmayanın izindeydim. Çivi çiviyi sökermiş, yalnızlığı kanatan hüzünlü şarkılar, yalnızlığa iyi gelirmiş. İşte ben bu şekilde hayata karşı direndim. Keşke bana akıl vereceğine, aklımı alacak kadar beni sevseydin. Ben, bir çocukluk edip büyüdüm işte! Sen büyümüşsün ama doğmamışsın bile. Ben, senin doğrundum sevgili. Ötekiler gelip geçerdi. Sen doğru olanı değil, geçerli olanı seçtin. Terk etmek kazanan olmaya yeter zannettin. Bana, bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı. Bu aşkın vebası sende, busesi bende kaldı. Seçtiğin yolda sana mutluluklar diliyorum. Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum ... Ama alışacaksın biliyorum."
John Berger'i ilk kez okudum. Bu kısa anlatı, bu ağıt, yazarın hastalık sebebiyle kaybettiği annesine yazdığı bir metin, bir yâd etme çabası; acıyla merakın ve mazi özleminin bir arada bulunduğu, resimler ve fotoğraflarla, çizimlerle dolu güzel sayfalardan oluşan acı dolu bir edebiyat eseri. Güzel kapağında dağlara ve yollara yağan karın
Ömür boyu affedemeyeceğin insana özlem duymak dünyanın en acı şeylerinden biridir, sen de bilirsin. Hele ki, özlediğini dışına değil de içine içine haykırmak zorunda kalıyorsan, acıyı dibine kadar tanıyorsundur. Kabul et, ben Nazım oldum; aşkımdan geberiyorum ama yine de dönmüyorum sana. Bilirsin, devrim yaratmak zor şeydir ve bazı devrimler