Bir yaz önce Paulie Hood adındaki bir başka Katolik çocukla birlikte beşinci emre karşı işledikleri günah vicdanında fokurduyordu hâlâ; canlı bir sıçan yakalayıp küçük bir haça raptiyeledikten sonra haçı karınca tepesine dikmişlerdi. Hiçbir zaman unutamadığı dehşet verici, korkunç bir günah.
Sevgili Pejmürde Çarıklar,
Farkında olmayabilirsin ama dün gece bu öykünün yazarına hakaret ettin. Okuman yazman var mı? Varsa, on beş dakika zaman ayırıp bu başyapıtı oku. Ve bir daha sefere dikkatli ol. Bu çöplüğe gelen herkes serseri olmayabilir.
Arturo Bandini
“Arturo mutfak penceresinin camını kırdı,” dedi Maria.
“Kırdı mı? Nasıl?”
“Frederico’nun başını camdan iterek.”
“O.... ç....”
“İsteyerek olmadı. Oyun oynuyorlardı.”
“Sen ne yaptın? Hiçbir şey yapmadın, değil
mi?”
“Frederico’nun başına tentürdiyot sürdüm.
Küçük bir kesik sadece. Önemli değil.”
“Önemli değil mi? Ne demek, önemli
"Öldüğünde cennete gideceğinden hayli emindi Arturo Bandini. Cehenneme giden yol ölümcül günah işlemekten geçerdi. Çok günah işlediğini biliyordu, ama günah çıkararak hepsinden arınmıştı. Hep zamanında gitmişti günah çıkarmaya -yani ölmeden önce. Ve tahtaya vururdu bunu her düşündüğünde; zamanında gitmeye de devam edecekti, yani ölmeden önce. Bu yüzden öldüğünde cennete gideceğinden hayli emindi. İki nedenden ötürü: Günah çıkardığı ve çok hızlı koşabildiği için."
Arturo Noel'den nefret ediyordu, çünkü ona hatırlatılmadıkça yoksul olduğunu unutabiliyordu. Her Noel aynıydı; mutsuz, aklının köşesinden bile geçmeyen şeyler arzulayıp sahip olamamak.