İntiharından önceki gün, "Artık sabahı da kaplıyor acı." diye kısa bir not düşen Pavese, 27 Mayıs'ta günlüğüne şunları yazar;
Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım yüzünden bir girdabın içine girdim;
güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen bu sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var:
Aslı Fransızca'dan çevrilen (Le Dernier Jour d'un Condamné) bu opus magnumun orijinali, V. Hugo tarafından bir takma ad ile 1829 yılında yayımlamıştır.İçerik bakımından son derece yalın ve açık olan 132 sayfalık kısa roman, idam cezasının insanlık dışı yönlerini - ki bu yönler çoğu zaman münferit boyutunu terkedip bedellerini kitlelere
”Uzun yaşamı boyunca aklın her silahını kullanarak bitmek bilmez bir heves, tutkulu bir adanmışlık, hepsinden de öte korkunç alay etme yeteneğiyle uğruna savaş verdiği ideal kazanımları; hoşgörüyü, ruhani özgürlüğü, insanlık onurunu, adaleti kafalarımıza adam akıllı işlemiş ve bunlar sanki artık doğal yaşamımızın bir parçası, soluduğumuz hava,
“Yabancı uyruklu olduğu değerlendirilen kişilerce provakatif amaçlı muz yeme eylemi içerikli video ve paylaşımın dolaşıma sokulduğu görülmüştür.” Dedi açıklamasında Göç İdaresi Genel Müdürlüğü. Muz yeme videosu paylaşan Suriyelilerin sınırdışı edileceğini söyleyerek incinen, kalbi kırılan milli kimliğimizin gönlünü aldı. Muz yiyen bir Suriyeli
Öyle bir hava içindeydik ki, haklı bile olunsa yine de şikayet edilmezdi haksız olan. Muhbirlik namussuzluktu. Gammazlık alçaklıktı. Fitlemek en aşağılık işti.
yazılmasının üzerinden neredeyse koca bir asır geçmesine rağmen hakkındaki kafa karışıklığının halen devam ettiği tarihsel/siyasal bir roman.
kimi, bir dönem romanı olarak oldukça öğretici olmasına karşın değerinin yeterince bilinmemesine hayıflanırken, kimi de boş, tekrarla dolu, yoğun, fazla uzun ve/veya sıkıcı bulmuş. her iki gruba da hak