Nietzsche pos bıyığından mıdır, profil maiyetinde umarsız tavrı sükun halinden midir nedir bilinmez, herkesin iştahla ve azimle koşturduğu bir futbol maçındaki "bitse de gitsek" tripleri kasan, ortamdan zihnen soyutlanan, zoraki birlikteliklerden türeyen zıpçıktı bir adam görünümündedir. Muhtemeldir ki kendisiyle ortaklaşa bir programa
Merhabalar
Kitapla ilgili yorumlarımı yapmadan önce şunu belirtmem gerekir ki ülkemizde Doğan Cüceloğlu gibi bir hoca olduğu için çok şanslıyız. Alanda çalışan uzmanlara olduğu kadar gençlere ve anne-babalara da yol gösteren basit, sade ve açıklayıcı popüler bilim kitapları hazırladığı için de kendisine teşekkür etmek istiyorum.
Şahsen kendisiyle
Evet aptalmışım, insanlara hâlâ güveniyor, onları seviyor ve kendimi feda ediyordum. Ama sadece alçak ve aşağılık olanlar istediklerini elde ederler...
Hayatında hiçbir zaman güzellik olmadı ve güzellik görmedin. Görsen de aklın ermez zaten. Güzel bir manzara seni asla cezbetmemiş; güzel bir yüz veya huzur verici bir musiki seni sarsmamış; ahenkli bir söz, yüce bir fikir kalbine hiç tesir etmemiş. Sen sadece midenle belinden aşağısının esiri olmuşsun. Sahip olduğun şu iğrenç hayatı zaman ve mekânda uzatmak için çırpınıyorsun. Kurttan, domuzdan da aşağılıksın; aşağılık olmayı ananın sütüyle birlikte emmişsin.Hangi domuz hemcinsinin canıyla malıyla oynar ya da onların paralarını biriktirip, ilaçları üzerinde vurgun yapar? Sen sabahtan akşama kadar binlerce masum insanın kanını sülük gibi emip haz duyuyorsun. Kendine politikacı ve eşraf diyorsun! Bu utanç verici aşağılık muhit senin gibileri kabul ediyor, destekliyor. Bu toplumdaki cehennemi kanunlar sadece senin gibi ipini kırmış cehennemlik domuzların çıkarlarını korumak için yapılmış ve size at koşturacağınız bir meydan bırakmış. Lanet olsun seni barındıran muhite! Tüh! Tükürmeye bile değmez. Dünyada bir domuz kadar, bir veba mikrobu kadar değeri yok hayatının...Üç dört bin tümen daha fazla çaldığın gün bayram ediyorsun. Ölümün eşiğinde olmana, ağrıdan kıvranmana rağmen halâ elini çekmiyorsun.Halkın ilacı, yiyeceği üzerinden vurgun vurmak için demokrasi taraftarı kesiliyorsun; ağdadan bile vurgun vurmaya kalkıyorsun. Biliyor musun, kurdun tövbesi ölümdür. Rahat ol. Artık şairlik mesleğini boşadım. Hayatımdaki en büyük, en yüce şiir, yüzlerce insanı ölüme, bedbahtlığa sürükledikten sonra şişinen sen ve senin gibileri ortadan kaldırmaktır. Şerefsiz mezar kaçkınları!
- " (...) Kemâlizm ile Kürt meselesinin alâkası, baskın nüfusuyla Müslüman olan Kürt milletinin, Türk milletiyle aynı akıbeti paylaşması sürecindedir... Tarihî açıdan, kısa kısa birkaç tarihî hâdiseyi nakletmek istiyorum: 1938 senesinde, ölümünden bir ay önce Mustafa Kemâl'in İngilizlere yazdığı bir mektub var... 1977-1978 senesinde,
"Evet aptalmışım, insanlara hâlâ güveniyor, onları seviyor ve kendimi feda ediyordum. Ama sadece alçak ve aşağılık olanlar istediklerini elde ederler.."