Uyuyamayıp ışığı yakarız ve kanımızı emip gücümüzü tüketen asalak bir parazit gibi içimizde yuva kuran öfkeye öfkeleniriz. Sadece verdiği zarara kızmayız, bir başına içimizde gelişmesine de kızarız, çünkü biz şakaklarımız zonklayarak yatağın kenarında otururken, öfkenin uzaktaki asıl faili, kurbanı olduğumuz öfkenin parçalayıcı gücünden zarar görmeden kalır.