Ailesi bakımından francala kuşağına mensup ama gönlü bakımından saman ekmeği yiyenlerden yana olan Nâzım Hikmet, hemen döşenmişti:
Behey
Kara boynuz gibi kaşlı
Mukaddes Apis başlı adam
Behey
Karamaça bey
Sen şiirin kamusuyla konuşuyorsun
ben asaletten anlamam
Şapka çıkarmam konuştuğun dile
düşmanıyım asaletin kelimelerde bile
Yer yer ölçüsüz saldırılara da yer veren bu hiciv şiirinin
bir yerinde;
Satın aldın kendine
İsviçre dağlarının havasını
diye bir misra vardır. Ben, "İyi ki üstat İsviçre dağlarının havasını satın alabilmiş; alabilmiş de, hastalığını yenip bu kadar yıl yaşamış; yaşamış da, gençlik hatalarını görüp on ları düzeltme olanaklarına kavuşmuş" derim.
- " (...) KARTAL CEZAEVİ’nde... Devamlı olarak, kafam ve vücudum, elektronik âletin tesirine maruz, günler ve geceler böyle geçiyor. Günde birkaç saat, uyudum mu yoksa bayıldım mı belli değil, kendimden geçmiş yatıyorum. Genellikle sabah namazı öncesi veya sonrası. Tarih veremiyorum, kalıcı olan neyse, onu anlatma usûlü üzerindeyim. Zaten,