İhtilaf u tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni. İttihadken savlet-i a'dayı def'e çaremiz İttihad etmezse millet, dağıdar eyler beni... Sultan Selim
Sultan Selim'e biat etmişim. Onun ittihad-ı İslâmdaki fikrini kabul ettim.
Reklam
Avrupa ve Amerika, İslamiyetle hâmiledir; günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak. Nasılki Osmanlılar Avrupa ile hâmile olup bir Avrupa devleti doğurdu.
Ben Kürdistan dağlarında büyümüş idim. Merkez-i hilafeti güzel tahayyül ediyordum. Vakta, bundan yedi-sekiz ay mukaddem Dersaadet'e (İstanbul'a) geldim. Gördüm ki: İstanbul tevahhuş ve tenafür-ü kulûb sebebiyle medenî libasını giymiş vahşi bir adama benzerdi. Şimdi ittihad-ı millî ve (muhabbet-i milliye sebebiyle) medenî adam, fakat yarı medenî ve yarı vahşi libasında bize arz-ı dîdar ediyor. Evvel Kürdistanda fenalığın sebebi, Kürdistan uzvu hastalanmış zannediyordum. Vakta ki, hasta olan İstanbul'u gördüm. Nabzını tuttum. Teşrih ettim. Anladım ki, kalbteki hastalıktır, her tarafa sirayet eder. Tedavisine çalıştım, bir divanelikle taltif edildim.
Ruh
Gayet kat'î bir hads ile sabittir ki; cesed ruhla kaimdir. Ruh, binefsihi kaim ve hâkim olduğundan; cesed istediği gibi dağılsın, toplansın istiklâliyetine sebep vermez. Belki cesed, hanesi ve yuvasıdır. Libası ise bir derece sabit ve letafetçe ona münasib bir gılaf-ı latîfi var. Öyle ise mevtte bütün bütün çıplak olmaz. Âsâr-ı Bediiye - 41
Sayfa 40 - EnvarKitabı okuyor
- Fıtrat-ı zîşuur olan vicdandaki incizab ve cezbe, bir hakikat-ı cazibedarın cezbiyledir. * * * Risale-i Nur-Asâr-ı Bedîiyye/651
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.