Özgürlüğe koşmak varken tutsak olup sana koş-
mak istemiştim.
Peki ya sen?.. Beni itmeyi, her şeyi bitirmeyi seçtin. O hâlde bir şey söyleyeyim mi sana?
Hayallerimyıkıldıkça, daha güzelini kuracağım...
Yanınızda olmayan biri için hayatınızın geri kalan günlerini, o kişinin yokluğuyla katlet- mek gerçekten de kendimize yaptığımız en büyük kö-
tülük değil midir? Bin yıl yaşayacakmışız gibi varlığıyla zarar vermiş insanların bir de yokluğuyla mı zarara uğ- rayalım? Asla... Ben bunu kendime yapacak kadar kafa- yı sıyırmadım henüz. Şıp diye de olmaz ama uzunca bir zaman da kendime hak etmediğim bir cezayı kesemem. Toparlanabildiğim kadar çabuk toparlanırım. Toparla- nana kadar da sorumluluklarımı öylece kenara itmem, elimden geldiğince sorumluluklarımı da yerine getiri- rim. Zaten çalmış çalacağı kadarını. Hâlâ da zamanını çalmasına izin vermenin hiçbir anlamı yok.
Boşa giden şey zaman
ve bunun telafisi hiçbir şekilde olmuyor...
Paranın satın alamadığı tek şey zamandır. Her an saniyelerce ileri giden zaman bir saniye olsun geriye gelmiyor. Kimsenin körü körüne zamanını katletmesine izin verme, olan yine sana olur. Seninle geçen zamanın değerini bilenle ol. Yarınlarını mahvedecek biriyle de- ğil, en azından buna izin verme.
Ne dersen de...
Bu senin elinde, ne kadar çok istersen ve direnirsen
o kadar çabuk ulaşırsın zaferine...