"Osmanlı'da kadı, bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir."
Osmanlıda kadı , bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter , şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri , subaşı , asesbaşı gibi görevlileri denetler , onların amiridir.
Reklam
Vaka-i Hayriye’de, kapıkulu ocaklarının, yeniçeriliğin ortadan kaldırılması ile kadılık hayli sarsıntı geçirdi. Yeniçeri ocağı kaldırıldığı zaman kaldırılan yalnızca asker ocağı değildi; bir kere asayiş örgütü sarsıldı. Çünkü asesbaşı, subaşı gibi şehirlerin emniyet amirleri de ocaktandı.
Sayfa 132Kitabı okudu
1826 Yeniçeri olayları (Vaka-yı Hayriyye) neticesinde, kadılık da hayli sarsıntı geçirdi. Yeniçeri Ocağı kaldırıldığı zaman aslında yok olan tek şey sadece asker ocağı değildi. Öncelikle asayiş örgütü sarsıldı çünkü asesbaşı, subaşı gibi emniyet amirleri de bu ocaktandı. Karavulhane adı üzerinde karakollar yeniçeri ve kapıkulu askerinin, Kasımpaşa gibi yerler de tersane leventlerinin asayişi sağladığı yerlerdi. Kadı yaptırımcı kuvvet olarak bu sınıfa dayanıyordu. Bu ocağın kalkmasıyla kadıların belediye reisliği, mali görevler ve kale teftişi gibi görevleri de kalktı. Bir müddet sonra vakıflar ayrı bir nezaret olarak birleştirilince kadıların bunlardan da eli ayağı çektirildi. Nihayet idari anlamda mahkemeler kuruldu ve kadıların yargı görevleri de sadece bizim medeni hukuk alanı ve özel hukuk alanı dediğimiz davalara münhasır kaldı.
Sayfa 15 - Kronik kitapKitabı okudu
Fakat gözcü yine de fikrinde ısrar ediyor­du: Yüzünü, kendisine inanmayan arkadaşının yüzüne yak­laştırarak alt göz kapağını parmağıyla aşağı çekip meydan okurcasına ona, bu gözün yedinci kadirdeki yıldızları bile gördüğünü, üstelik Kostantiniye'nin muhtemel yangınlarını gözetlemek bahanesiyle aslında onun kente nazarını değdirerek ahşap malzemeleri tutuşturduğunu düşünen asesbaşı tarafından görevden alınmak tehlikesine; bu yüzden maruz kaldığını söyledi.
Reklam
"Osmanlı'da kadı, bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabii ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir."
Sayfa 11 - Kronik KitapKitabı okudu
Asesler
OsmanlI Devleti'nde şehirlerde geceleri dolaşan güvenlik kuvveti. Bu teşkilâtın başında, yeniçeri ocağını meydana getiren ortalardan yirmi sekizinci ortanın çorbacısı bulunurdu. Bu çorbacıya asesbaşı denirdi. Bugünkü mânâda emniyet müdürüne karşılık gelmektedir. Asesbaşı idaresindeki asesler, geceleri güvenliği temin etmek için dolaşırlar, yasak yerlerde rastladıklan şüpheli kişileri yakalarlar, kimliklerini soruştururlar, suçlu olanlan cezalandınrlardı. Suçsuz olanları ise yasak yerlerde dolaştıklarından türü para cezasına çarptırırlardı. Asesbaşı, başına yeşil çuhadan çatal kalafat, arkasına zağra yakalı ve yeşil divan kürkü, bacağına ak çakşır, ayağına da san yemeni giyerdi. Devlet merkezi olan İstanbul'da, biri Galata'da diğeri Suriçi'nde (İstanbul) olmak üzere iki asesbaşı vardı. Fakat İstanbul asesbaşısı üstün dereceli idi. Asesbaşı Bâb-ı âli'de bulunduğu için kendisinin yeniçeriağası dâiresinde bir emir eri bulunurdu. Asesbaşı, merasimlerde ve kapıkulu ocaklarının sefere çıkışlarında beş yüz kadar olan maiyeti ile yolun iki tarafına dizilerek düzeni sağlardı. Veziriazam divanında ve veziriazamın İstanbul'da kol gezdiği zamanlarda bir kısım asesiyle birlikte asesbaşı da bulunurdu.
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.