" Ama kör olan âşık bile unutmaz bazı şeyleri."
İlişkilerin son dönemde ne kadar farklı olduğunun altını çizmek istiyorum. Eskiden erkekler hoşlandıkları kızla hemen evlilik düşünmek zorundaymış. Şimdi öyle değil. Birden fazla kadın erkeğin peşinden koşuyor. Onu için kavga ediyor. Rekabet ediyor. Yatakta marifetlerini sergiliyor. Yine de terk edilmekten, bir gün ansızın her şey iyi gidiyor zannederken, bir daha aranmamak üzere bırakılıyorlar. Öyleyse ne yapmak lazım? Oluşan yeni ilişki dinamiğinde artık kadının sadece kadın olduğu, bakire olduğu ya da yatakta harika olduğu için erkek o kadın ile evlenmiyor. Bambaşka bir alanda hâkimiyet kurmayı öğrenmesi gerek. Dişiliğini ve bunun getirdiği gücü yeniden keşfetmesi ve ilişkiye istediği yönü verebiliyor olması gerek. Erkekler ilişkiyi bir oyun gibi görürler. Kızlar ise ilerde kuracakları yuvaya, potansiyel olarak doğuracakları bebeğe odaklanır, güven duygusu ararlar. İşte Âdem ile Havva'nın birbiriyle bütünleşmesini, aşkı bulmalarını engelleyen en önemli yapısal fark budur. Öyleyse, kadının biraz daha oyun oynaması, erkeğin ise daha çok güven vermesi ve sorumluluk alabilmesi lazım. Her iki taraf da âşık olabilmek için hayranlık, heyecan, merak, tutku, şehvet, şefkat duygularının tetiklenmesine ihtiyaç duyar. İlişkinin ilk başlangıç döneminde her iki taraf da kendini ve kartlarını hemen açmamalı. İlişkinin ilerleme hızını erkek takip ederse, kendini daha fazla avcı gibi hissedecektir. Bu da dişi olmayan, yeterince özgüvenli bir erkeği hayatınıza getirecektir.
Sayfa 194
Reklam
Amma dönme dolapların daha başka işlere yaradığını İstanbul aristokrasisi târihinin kıvrımları arasında bulmak mümkündür. Kadının erkekten sıkı sıkıya kaçtığı devirlerde, dönme dolap muâşakaları olağan işlerden biri sayılırdı. Ağalar, yüzlerini görmedikleri kızlara seslerinden aşık olarak, dönme dolap arkasından şakalaşır, cilveleşir hatta sözleşirlerdi. Sevdânın ucuz olmadığı o devirlerde, birbirinden ayrılmamak andını ezel gününde içmiş gençlik ve güzellik, bu mâsum bu kaçamaklı fakat o nisbette de heyacan ve tehlikeli aşk oyunlarını oynardı.
Ah, âşık bir kadının bakışı... kim betimleyebilir seni?
Sayfa 104 - TüişKitabı okudu
Eridik yav
“Çünkü sen sıradan bir biniciye âşık olmadın. Bir devrimin liderine âşık oldun.”
"Tüketici insan kendisini Has almak zorunda olan şey olarak bir has tatmin işletmesi olarak düşünür. Mutlu, aşık, övgüye boğan/boğulan, baştan çıkaran/baştan çıkarılan, katılımcı, keyifli ve dinamik olmak zorunda olan olarak. Bu, temasların, ilişkilerin çoğaltılması ile, göstergelerin, nesnelerin yoğun kullanımıyla, bütün Has potansiyelliklerinin sistemli olarak sömürülmesi ile var olmanın azamileştirilmesi ilkesidir." -Jean Baudrillard
Sayfa 372Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.