Buna olgunluk diyorum. Toy çağındaki aşık, acemi bir kemancıya benzer. Yanıp tutuşur çalayım diye ama becerisi kulak tırmalar. Onlarca yıl sürer ustalık makamına erişmek. Aşk da kendi diyarında benzer bir ustalık gerektirir. Yani yanmaların erbabı olur bilmem kaç yılın sonunda. Artık insan gibi sevmek için pek de çaba harcamaz. Notalara bakmadan çalan hocalar gibi aşık da bir deneyimin üstadıdır. Kime ait olduğu pek de bilinmeyen şu sözü akıldan çıkarmamalı: “Biz, tekrar tekrar yaptığımız şeyleriz, demek ki mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.“
Günay Aktürk
Günay Aktürk
206 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez, yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla, bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çocuklarını bedbaht ederler. İşte o çocukların bedbaht oldukları zaman annelerine sövmeye razı olmayarak üzgün ve serzenişler içinde,
Ah, Anne
Ah, AnneFazlı Necip · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021463 okunma
Reklam
160 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Öncelikle hepimize mutlu geceler ve güzel bir hafta sonu diliyorum. Balzac’a ait ilginç bir hikaye kitabını geride bıraktık. Açıkçası beklentim o dönem kitaplarında sıkça gördüğüm üzere Imperia adında bir kadın ve o kadının peşinde koşan bir aşık veya aşıklar sürüsünün maceraları şeklindeydi. Karşımda ise ders nitelinde bir
Güzel Imperia
Güzel ImperiaHonore de Balzac · Yalçın Yayınları · 200399 okunma
Tasavvuf felsefesinde aşk gibi yüce bir kavramın tanımı, yine aşkın kendisi olarak görülmüştür. Yani aşk muammasını kalem, yazı, kitap ve akıl değil, yine aşkın kendisi çözer. Sufiler'e göre güneşin delili güneştir. Aşkın delili de yine aşktır. Mela'ya göre de aşkın sırrını yine aşk çözer. Ona göre aşkın sırrını kalem, yan ve akılda mahir olan ilim erbabı ve medrese ehli mollalar değil, aşk sanatında mahir olan âşık kişi çözer. Mela bunu şu şekilde ifade etmiştir: Tu j'Melayi her bipirs esrarê işqê hel dikit Vê mu'emmayê çi zanin sed mela û muste id (Mela'ya sor aşkın sırlarım ki, halletsin sana Çözemez yoksa bu muammayı yüz molla ile yüz müstaid) Mela'ya göre aşkın anlamı, tanrısal güzelliğin ruhumuzdaki yansımasıdır. Tanrı, mutlak güzeldir ve bu güzelliğinden bir parça ruhumuza yansımıştır. Ruhumuz, bu güzellik karşısında kendinden geçmiş ve ona aşık olmuştur. Çünkü ruh, tanrısal güzellik karşısında bir ayna mesabesindedir.
Sayfa 205 - NûbiharKitabı okudu
_İnsan, Meleklerin Cevherindendir. _Nurlu bir cevher, melek gibi marifet-i ilahi ile süslü olunca, elbette meleklerin arkadaşı olur. _İnsanlar görünüşte insana benzeseler de hakikatte halleri başkadır. Kıyamet gününde manalar görünecektir. _İnsanın içindeki ahlakın tamamı 4 kısımdır. Hayvan, canavar, şeytan ve melek ahlakları. _Allah’tan başka
198 syf.
9/10 puan verdi
Seni Seviyorum Türkçe
Son yıllarda okuduğum en sarsıcı kitaplardan birisiydi diyerek başlayayım. İnsan neden kitap okur sorusuna verilecek pek çok cevap vardır bence. Bunlardan birisi ise “değişmek için” olabilir. Yani okuduğumuz eser bizde bir değişim ya da farkındalık oluşturabilmeli, davranışımızı değiştirmeli ya da pekiştirmeli. Süleyman Çobanoğlu’nun Kök
Kök Ekin
Kök EkinSüleyman Çobanoğlu · Ötüken Neşriyat · 202354 okunma
Reklam
Ervah-ı Ezelde
Ervah-ı ezelde levh-i kalemde, Bu benim bahtımı kara yazdılar, Gönül perişandır devri alemde, Bir günümü yüz bin zara yazdılar Bulmadım şadlığın iradesini, Çekerim bu gamın ziyadesini, Herkes dosta verdi ifadesini,
109 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bazen içimizin karmaşasını bir fotoğrafta, gün olur bir hikayede, an gelir bir şiir kitabında bulabiliriz... İstanbul aşığı bir şairin maşukuna nazı, niyazı, sevdası var mısralarda. E zaten İstanbul'a aşık olmayanın kalemden nasibi olmadığı gibi aşık olanın ise bir şair yani vardır mutlaka. Ancak ben en çok "bir ev nasıl sevilir" adlı bölümde buldum kendimi. Sevmek... Sonsuz ve menfaat kaldırmayan bir eylem. Bir de can ve kan karışmışsa bu eylem uçsuz oluyor, sınır çizemiyorsunuz. Ancak tersi de bir o kadar acıdır. Kanar dediğimiz yüreğin acısı erbabı olursa en çok gözlerden anlaşılır. Bir mısranın arasına gizlenen ömrüm varmış, bir kitabın ortasında bulmuşum. Gönlü güzeller değsin gönlümüze... Ve's-selâm...
İstanbul'a
İstanbul'aÖmer Erdem · Everest Yayınları · 201918 okunma
Yeni şahânelerim…
Hadislerle Tasavvuf
Hadislerle Tasavvuf
, özellikle görür görmez âşık olduğum bir eserdi. Arka kısmında şöyle yazıyor: “Hz. Peygamber’in hayatında tasavvufi ilkeler olabilir mi?” diye sormak bile abestir. Çünkü bizzat peygamberlik müessesesi, tasavvufi hayatın en mükemmel şekilde yaşanmış hâli ve tasavvuf yoluna tâbî olanların takip ettiği nümûne-i imtisâldir. Tasavvuf erbabı, her işinde nebevî sünnetin ayak izlerini takip etmeyi şiar edinmiştir.”
Tab’ı şair andelîb-i zârdur gülzâr şi’r Nutknsâhil, akl gavvâs ü dürr-i şehvâr şi’r Aşkî Şair; yaratılış icabı inleyen bir bülbüle benzer, Şiir de gül bahçesidir. Yahut söz sahildir de, akıl orada dalgıç; şiir ise şehane bir inci…
Reklam
"Gitmek başka bir yere gitmek mi, kendine gitmek mi?" Meçhul adam cevap verdi: "Senin başka bir başlangıç noktan yok. Sen, senden sana gidersin ancak. Bu âlem bir testidir, gönül de ırmak suyuna benzer. Bu âlem odadır, gönülse görülmedik ve şaşılacak şeylerle dolu bir şehir! Sofinin defteri değildir. Ancak kar gibi bembeyaz ve
Sayfa 176Kitabı okudu
Ver gönlü erbabına, Erbabına aşık ola. Anlar erbabı hâlinden, Sessizliğinden ve dilinden. {Gürsel}
Türkiye'de neden "stratej" yetişmiyor? Yetişmez mi?
Yetişebilir, yetişmek zorundadır ancak bu gidişatla çok güç. Birinci neden: Bizlere düş kurduracak üç önemli meslek alanı ve erbabı var. Bunlar, mimarlar, sinemacılar ve moda yaratıcıları. İşte bizim düş dünyamızı tetikleyecek, bizi uçuracak, başka evrenlere sürükleyecek bu üç alanda sanatkar ve zanaatkar yetişmiyor da ondan. Gelelim ikincisine; çocukluk çağlarımızda oynadığımız oyuncakları anımsıyor musunuz! 68 kuşağının, 78 kuşağının oyuncakları nelerdi? Kent çocukları bir dereceye kadar ithal oyuncaklarla oynadı ama kırsal kesimde büyüyen çocuklar hangi tür oyuncakları tanımıştır. Metal çember, çelik çomak, aşık, bilye, bez bebekler, tahta araba, tahta tabanca ve metal bıçaklar. Bunların üzerine üzerine eklenecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Süleyman Demirel, Kenan Evren, Bülent Ecevit, Nihat Erim, Tansu Çiller, Turgut Özal, İhsan Doğramacı, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül... Bu adlarını saydıklarım hangi tür oyuncaklarla oynayarak büyüdüler? Bu sorunun yanıt çok önemlidir. İstanbul Sunay Akın "Oyuncak Müzesine" yolun uz düşerse, bu soruyu sormamın nedeni ve yanıt arayışının ısrarcılığı çok net anlaşılacaktır. Bu müzede dünyanın her yerinde üretilen oyuncakları görüyorsunuz. Ve kafanızdaki, bizde neden stratej yetişmemiş sorusunun yanıtını vermeniz kolaylaşıyor.
Sayfa 47 - Alfa Yayınları, Dördüncü Baskı — · PDF.Kitabı okudu
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.