Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
112 syf.
8/10 puan verdi
Bu yaz tatilinde çok eskiden okuduğum kitapları tekrar okudum. İnsan Neyle Yaşar da bunlar arasında. Rus yazarlarından dünya edebiyatına en kıymetli klasikleri kazandıran Tolstoy' un en popüler kitaplarından biri. İnsan niçin yaşar diye sorsak hemen hemen herkesin cevabı birbirine yakındır. İnsan ailesi, anne-babası, eşi, çocukları için yaşar.
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019190,6bin okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Reklam
Yeni şahânelerim…
Hadislerle Tasavvuf
Hadislerle Tasavvuf
, özellikle görür görmez âşık olduğum bir eserdi. Arka kısmında şöyle yazıyor: “Hz. Peygamber’in hayatında tasavvufi ilkeler olabilir mi?” diye sormak bile abestir. Çünkü bizzat peygamberlik müessesesi, tasavvufi hayatın en mükemmel şekilde yaşanmış hâli ve tasavvuf yoluna tâbî olanların takip ettiği nümûne-i imtisâldir. Tasavvuf erbabı, her işinde nebevî sünnetin ayak izlerini takip etmeyi şiar edinmiştir.”
206 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez, yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla, bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çocuklarını bedbaht ederler. İşte o çocukların bedbaht oldukları zaman annelerine sövmeye razı olmayarak üzgün ve serzenişler içinde,
Ah, Anne
Ah, AnneFazlı Necip · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021469 okunma
Karanlık işlerde zıplama ister. Evine granit kaplama ister. Dünya mektebinde diploma ister. İnsanlık dersinden kaçar pezevenk. Aşık Erbabi
Türkiye'de neden "stratej" yetişmiyor? Yetişmez mi?
Yetişebilir, yetişmek zorundadır ancak bu gidişatla çok güç. Birinci neden: Bizlere düş kurduracak üç önemli meslek alanı ve erbabı var. Bunlar, mimarlar, sinemacılar ve moda yaratıcıları. İşte bizim düş dünyamızı tetikleyecek, bizi uçuracak, başka evrenlere sürükleyecek bu üç alanda sanatkar ve zanaatkar yetişmiyor da ondan. Gelelim ikincisine; çocukluk çağlarımızda oynadığımız oyuncakları anımsıyor musunuz! 68 kuşağının, 78 kuşağının oyuncakları nelerdi? Kent çocukları bir dereceye kadar ithal oyuncaklarla oynadı ama kırsal kesimde büyüyen çocuklar hangi tür oyuncakları tanımıştır. Metal çember, çelik çomak, aşık, bilye, bez bebekler, tahta araba, tahta tabanca ve metal bıçaklar. Bunların üzerine üzerine eklenecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Süleyman Demirel, Kenan Evren, Bülent Ecevit, Nihat Erim, Tansu Çiller, Turgut Özal, İhsan Doğramacı, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül... Bu adlarını saydıklarım hangi tür oyuncaklarla oynayarak büyüdüler? Bu sorunun yanıt çok önemlidir. İstanbul Sunay Akın "Oyuncak Müzesine" yolun uz düşerse, bu soruyu sormamın nedeni ve yanıt arayışının ısrarcılığı çok net anlaşılacaktır. Bu müzede dünyanın her yerinde üretilen oyuncakları görüyorsunuz. Ve kafanızdaki, bizde neden stratej yetişmemiş sorusunun yanıtını vermeniz kolaylaşıyor.
Sayfa 47 - Alfa Yayınları, Dördüncü Baskı — · PDF.Kitabı okudu
Reklam
Ervah-ı ezelde levh-i kalemde, Bu benim bahtımı kara yazdılar, Gönül perişandır devri alemde, Bir günümü yüz bin zara yazdılar Bulmadım şadlığın iradesini, Çekerim bu gamın ziyadesini, Herkes dosta verdi ifadesini,
Ibrahim Hakkı Erzurumi Hazretlerinin bir dörtlügünde şöyle buyurulur: Hakkı gel sırrımı eyleme zahir Olayım dersen bu yolda mahir Harabat ehline hor bakma şakir Defineye malik viraneler var Biz insanoğlu olarak zahire göre hükmederiz. Hakikatini Allah bilir. Sarhoş, ayyas, su, bu... Bunlar bizim değerlendirmelerimiz. Allah indinde hangisi makbul bilmeyiz. Demin onu söylemeye çalıştım. Rabbu'l-Alemin değil Rabbu'l Müslimin olarak görmek bu demektir. Allah sarhoşların da Allah'ıdır. Bir de ibadetine magrur olan insanlar vardır ki bunlar Allah indinde hiç makbul değillerdir. "Ben namazımı kılıyorum, oru cumu tutuyorum, haccima gittim" derler. Zaten vazifen bunları yapmak! Niye magrur oluyorsun? Bir kere, "Ben yaptım" diyorsun, günaha girdin. "Rabbim bana, Kendine ibadet etme lütfunu ihsan etti" dersen ibâdet bir işe yarar. "Ben yapum" dedin mi bitti. Zaten tasavvuf, "ben'i kurmak mesleğidir. Ben yok. Ego yok. illa Ha! Ibadet ettim zannı ile mükellefiyetlerini yerine getirip burnunu büyütenlerin burnunu kırmak için bütün tasavvuf erbabı, bunları söyler.
Sayfa 117
Atışma
Aşık: Bu cevrü cefadan da geçersin usanursun İttiklerine nadim olursun utanursun Sevgili: Bu derdereden bürgün olur da usanursun Maşukına itdiklerine çok utanursun
160 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Öncelikle hepimize mutlu geceler ve güzel bir hafta sonu diliyorum. Balzac’a ait ilginç bir hikaye kitabını geride bıraktık. Açıkçası beklentim o dönem kitaplarında sıkça gördüğüm üzere Imperia adında bir kadın ve o kadının peşinde koşan bir aşık veya aşıklar sürüsünün maceraları şeklindeydi. Karşımda ise ders nitelinde bir
Güzel Imperia
Güzel ImperiaHonore de Balzac · Yalçın Yayınları · 200399 okunma
Reklam
Ervah-ı ezelde levh-i kalemde, Bu benim bahtımı kara yazdılar, Gönül perişandır devri alemde, Bir günümü yüz bin zara yazdılar Bulmadım şadlığın iradesini, Çekerim bu gamın ziyadesini, Herkes dosta verdi ifadesini,
İlim ve edebiyat meclislerinde söz söylemek hakkı, hiç şüphesiz erbâb-ı kemâle aittir. Her devirde söz; âlim, vaiz, şair, âşık gibi hüner erbâbı tarafından irad edilmiştir. Kutadgu Bilig, Divân-ı Lügati't-Türk, Atabetü'l-Hakâyık, Divân-ı Hikmet gibi İslâmiyet sonrasından günümüze ulaşan ilk eserlerimizde de sözün nerede kimler tarafından söylenip söylenmeyeceği hususu üzerinde özellikle durulduğu görülür." Hatta nasihatnâme, siyasetnâme, seyahatnâme, tarih, şiir türündeki eserlerde bu bahse ayrı bir ehemmiyet verilerek kısımlar açılmış ve sözün tesiri, işlevi hakkında fikirler ifade edilmiştir. Söz, ehline intikal edince dinleyenlere düşen süküttur. Yani “Bişnev”, yani sus, yani dinle. Süleyman Nahifi de Mesnevi'nin üçüncü beytini lisanımıza aktarırken “İhtisâr üzre gerek söz vesselâm” buyurur. Bu tercih, aslında bütün bir söz ve meclis adabını içinde barındırdığı gibi cüz'ü olduğu medeniyetin hayat tarzını da verir. On dokuzuncu asra kadar bu kaideye riayet edilmiş, fakat matbuatın yaygınlaşmasıyla birlikte bir yerde söz gazeteye, mecmuaya, en nihâye de sokağa düşmüştür.
Mustalem Aktı kan, kan aktı meşhur meydana, Bir sır damla damla döküldü elhak. Kol düştü, baş uçtu, gövde bir yana, Bir nida hatiften: Sana müstahak. Bir kadeh sunarız, ezeli serin,
Pezevenk
Dünya ahvâlinden haberi yoktur Sohbeti din ile açar pezevenk Komşusu aç iken kendisi toktur Sanki melek olmuş uçar pezevenk Karanlık işlerde zıplama ister Evine granit kaplama ister Dünya mektebinden diploma ister İnsanlık dersinden kaçar pezevenk Herkesin kabına çeşmesi akmaz Erkek sinekleri hareme sokmaz Fakir komşusunun yüzüne bakmaz Selâmsız sabahsız geçer pezevenk Sanırsın Allah'la akde oturmuş Cennete giderken macun götürmüş Hûriler'i dizip işi bitirmiş Şimdi gılmanları seçer pezevenk Aydınlığa düşman yobazın dölü Hû çekerken şişmiş ağzında dili Erbâbi, ülkede bunlardan dolu Durmadan zehrini saçar pezevenk Aydınlı Aşık Erbabi
Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ’nındır Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır Devrân olalı devrân erbâb‐ı safânındır Âşıkda keder neyler gam halk‐ı cihânındır Koyma kadehi elden söz pîr‐i mugânındır Meyhâneyi seyretdim uşşâka metâf olmuş Teklîf ü tekellüfden sükkânı muâf olmuş Bir neş’e gelip meclis
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.