Rüzgar gibi geçti, Amerikan iç savaşı ve savaş sonrası yeniden yapılanma döneminde geçiyor. Ana karakterimiz Scarlett O’Hara, tek derdi güzel kıyafetler giymek, erkeklerin ilgi odağı olmak, partilere katılmak iken savaşın patlak vermesi ile mücadeleci, tuttuğunu koparan bir kadın oluyor.
Tabi ki savaş ile birlikte her şey değişiyor. Açlık, sefalet, ölümler, yaşam mücadelesi… Değişmeyen tek şey kadına olan bakış açısı ve kadının toplumdaki konumu.
Kitapta Scarlett’in toplumun belirlediği kurallara başkaldırışını, savaş zamanı ve sonrasındaki mücadelesini, toplum tarafından dışlanma sebeplerini okurken aşık olduğu Ashley ve kendisine aşık olan Rhett Butler ile olan ilişkilerini de okuyoruz.
Şunu da belirtmek isterim ki Scarlett öyle kibar, masum, ponçik bir kitap karakteri değil. Okurken hem kızıyorsunuz, hem takdir ediyorsunuz, bazen de acıyorsunuz…
Upuzun ama bir o kadar da güzeldi. Filmini de izlemek istiyorum ilk fırsatta. Bence okuyun pişman olmazsınız