Firavun zamanında Kıptiler, kıtlık gelince Musa (aleyhis selam) dan kuşkulanıyorlar. Musa'nın (aleyhis selam) uğursuzluğundandır dediler. Evlerini su bastı, otursalar batıyorlar. Geldiler Musa (aleyhisselam)a "Rabbine dua et, eğer bizden azabı açarsan, sana elbette iman
edeceğiz. Dua etti Musa (aleyhis selam), kalktı tufan. Sözlerinden döndüler, inanmadılar. Bu defa çekirge yağdı gökten... Heryer çekirge... Kaplar, kaşıklar çekirge doldu. Yine geldiler Musa (aleyhisselam)a, yine kaldırdı belayı Mevlâ. Akıllanmadılar.. Bu defa ekin biti musallat etti Mevlâ. Geldiler. "Ya Musa" Gene kaldırdı, gene aynı azgınlık. Bu defa kurbağa yağdı. Evler, kaplar, çanaklar, kaşıklar hep kurbağa. Ağızlarını bir söz söylemeye açsalar, kurbağa atlıyor, ağızlarının içine. Gene dua istediler. Gene aynı şeyler. Bu defa kan yağdı.
Bütün sular kana döndü. Susuzluktan mahvoldular. Beni İsrail içeceği zaman su, Kıptiler içeceği zaman kan. Çevrelerinde yaşayan İsrailoğulları onlara acıdı, gelin dediler bizden su alın. Onların eline geçtiği gibi kap kana dönüyor. Büyük bir leğene koydular, İsrailoğullarıdan biri bir tarafından içiyor ki, kana dönmesin diye. Öbür taraftan Kıpti içiyor. Kıptınin içtiği taraf kan, ötekinin içtiği taraf su. Ağızlarında öbürlerinin ağzına vermeyi denediler, Kıptilerin ağzına kan olarak geçiyor. Demek