Sen neden burada değilsin
Akıl Hastanesi'nin bahçesinde sigara içiyordum, merakımdan Sanırım bir şekilde orada buldum kendimi, kendi halinde oldukça normal davranan yüz çizgilerinden kırıklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben birkaç defa kafamı çevirsemde o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. kıyafetlerinden Anladığım kadarıyla misafir di orada, hasta demeye dilim varmıyor şimdi, önce biraz çekindim sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına, sigara versene dedi, Hemen sigarayı uzatırken neden buradasınız demiş bulundum. sigarasını yaktı tekrar gözlerini dikti üzerime, bakışlarından ürpermedim desem yalan olur. İyi günler dileyip uzaklaşmaya karar verdim. Belki de yanlış bir soru sormuşumdur. Belki canını sıkmışımdır yada ne bileyim diye geçirdim içimden, Sen neden burada değilsin diye bağırdı arkamdan öyle bir bağırdı ki, korktum sesinden cinnetle bağırır gibiydi. Döndüm yüzümü olduğum yerde yaklaşmadan baktım yüzüne bu sefer sesini daha da yükselterek tekrarladı❗Sen neden burada değilsin❓ onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içinde durabilmeyi nasıl başarıyorsunuz❓ Çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, Umudun tükendiği, renksiz yapay bir dünya var dışarıda, uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım, kirli, kibirli, kaba bir dünya var. Çıkarları uğruna seni çakıyla son model Bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var. kanını emecek bir sürü vampir, sana Kullanılıp köşeye atılmış pis bir mendil gibi hissettirecek bir sürü katil, Sen neden burada değilsin❓❓❓❓
Yılmaz Odabaşı
Bugün iki kez yağdı yağmur;  iki kez eskidim sanki.  İki ömrü kol kola yaşadım ben;  biri nergis bahçesi, diğeri mahşer yeri.  Hep iki şömine yandı yüreğimde;  birinde ateşti, diğerinde kül.  Ve iki kez âşık oldum;  bundandır iki kez ölmüşlüğüm.  Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü;  şimdi sömestrdeyim.  İlk iki kitabımdan sonra sıtmaya tutuldu coşkum;  daha depremlerleyim.  Ve iki kere iki,  kitabımda benim,  ya çok eder  ya sıfır...
Reklam
Yine de Amin
Uzun cümleler kurar gibi, ilmek ilmek sana baktım. Yeryüzünde aradığı hiçbir şeyi bulamayan biri allaha inanmanın çiçekli bahçesinde ancak bir bahar kadar yaşar. Çünkü kırmızı ve kimsesiz kışların ölü ve yalnız adamları diriltmek gibi pis bir huyu vardır. İnsanla başlayan bütün cümlelerin er geç durduğu uçurumda durup adım adım sana baktım. Günler doğdu. Şarkılar parçalandı. Geç kalmış bir ölümün hayata bıraktığı ciğeri çürük bir adam olarak terk edilmiş çocuklar kadar ürkek kelimelerle tanrının sessizliğiyle meşhur bütün ayetlerine ağladım. Ağladım. Bembeyaz bir kağıda beni kanla büyüten dört duvara ağladım. Yürüyemediğimiz bütün sokaklara ağladım. İçimi bir köşeye atıp çürüttüm. Artık gelsen de bir işe yaramaz. Çünkü ölmediğim cenazelerin anıtlarında ve sensiz bileklerime küfrettiğim allahın belası bütün gecelerde biraz daha yok oldum. Şimdi bizim kavuşmamız için babama bir ömür, Orta Doğu'ya barış, ölü peygamberlere vahiy lazım. Ben tufanda firavun, Kerbela'da Hüseyin, ve yirmi birinci yüzyılda sana aşık olmanın insanı kıran kalbi binbir parçaya bölen yıkılmışlığıyla büyüyorum. Yoksa en büyük intiharı küsmek olan bir çocuktum aşktan önce. Fakat bambaşka bir allah buldum çocukluğumun sonunda. Dışında kaldığım odalar, ağlamasının ezbere bildiğim kavgalar ve yaralarını aklıma mıhladığım bütün kadınlar, başka bir cehenneme yürür gibi kayboldu. Ve sen beni aforoz ettiğin dinin kilisesinde zorla inandığım bütün dualarımla birlikte yanarak öldün. ||Ayaz Kaya
-DECCAL-
_İnsan kendi karakterine bakarak Tanrı'yı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri Tanrı'da görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de Şeytan'a yüklemiştir. _Bir tanrıbilimcinin, dincinin doğru diye duyduğu, yanlış olmak zorundadır: bu bir doğruluk ölçütü neredeyse. Savaş açtığım bu tanrıbilimci içgüdüsüdür: her yerde buldum onun
Masumiyet- Zeki Demirkubuz (1997)
''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı
BİR ÖLÜMÜN ANLATISI I.BÖLÜM
Reklam
627 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.