İbrahim: Ey Rabbim! Bana, sälihlerden, bir oğul ihsan et! diye dua etti. Biz de, ona, çok uysal bir oğul müjdesini verdik.
Artık, o oğul, İbrahim'in yanında koşma çağına erince, babası: Oğulcağızım! Ben, seni, rü'yamda boğazlıyorum görüyorum!
Bak, artık, ne düşünürsün! dedi.
Oğlu: Babacığım! Sana verilen emir ne ise, yap!
Vaktā ki, böylece, ikisi de, Allah'ın emrine boyun eğdiler.
İbrahim, onu, alnı üzere yıktı.
Biz, ona: Ey İbrahim! Sen, rü'yana sadakat gösterdin.
İnşâallāh beni, sabredenlerden bulacaksın! dedi. Şüphesiz ki, biz, iyi hareket edenleri, böyle mükafatlandırırız! diye seslendik. Gerçekten, bu, apaçık ve kesin bir imtihandı. Ona, büyük bir kurbanlık fidye verdik. Sonra gelenler arasında, ona, iyi bir nam bıraktık. Selâm olsun İbrahime! Biz, iyi hareket edenleri, işte, böyle mükafatlandırırız. Ona, salihlerden bir Peygamber olmak üzere de, İshak'ı, müjdeledik.
Gerçekten de, o, inanmış kullarımızdandı.
Hem ona, hem İshak'a bereketler verdik.
Her ikisinin neslinden, iyi hareket edeni de, nefsine apaçık zulüm edeni de, vardır.