Bebeklik Döneminde Kayıp
Bebeklik döneminde ölümün nedenselliğini ilişkin büyüsep açıklamalar yapılırken bu dönemde çocuklar ölümü Ayrılıkla eşanlamlı görmektedir. Uyku ile ölüm kavramı bu yaş grubunda benzer olarak nitelendirilir. Sıfır-üç yaş arası bebeklik döneminde ölüm kavramı gelişmemiştir. Ancak bebek bakımverenin yokluğumu yaşar. Bu dönemde bebeklerde görülebilecek olan normal sayılabilecek yas tepkileri :kaybettiği evebeyni arama davranışı, ağlama ,diğer kişiler tarafından rahatlatılmayıreddetme ,kayıtsızlık ,uyuşukluk huzursuzluk ,sinirlilik, içe çekilme , mutsuzluk, eskiden zevk aldığı yaşına uygun oyun aktivitelerine katılımda isteksizlik , Yeme ve uyku sorunları. Bebekler bazen daha komplike yas belirtileri sergileyebilir. Özellikle birincil bakım veren kişilerin kaybederlerse onun yokluğunun farkına varır ve ayrılık anksiyetesi yaşayabilirler. Bakımvereninhatırlatan her türlü olaya karşı aşırı duyarlılık yaşayabilir bazen de tuvalet eğitimi gibi önceden kazandığı yeteneklerin kaybını yaşayabilirler.
Sayfa 144 - Pinhan YayKitabı okudu
Nevroza yatkın olan çocuklarda kenara itilmişlik duygusunun öne çıkması çok zaman almaz. Bu duyguyla birlikte ruhun barışçıl ve düzenli akışını tekrar tekrar kesintiye uğratan bir aşırı duyarlılık da gelişir.
Sayfa 30
Reklam
"Bazı babalar katılık konusunda abartılıdırlar. Sert, soğuk ve bazen kayıtsız kalarak kızlarını katı otoriter bir tavırla köleleştirirler. Bu erkekler çoğunlukla hayatın canlılığından sürgün edilmiştir, kendi kadınsı yönlerinden ve duygularından kopmuştur. Vurguları itaat, görev ve rasyonellik üzerinde olma eğilimindedir. Ve kızlarının da aynı değerlere sahip olması konusunda ısrar ederler. Böyle ailelerde kurulu düzene uymak kuraldır. Toplumun normlarından ayrılmaya şüphe ve güvensizlikle bakılır. Bu babalar genellikle otoriter, sık sık küskün, alaycı ve hayattan soğumuş yaşlı adamlardır. Kontrole ve işleri doğru yapmaya önem verdikleri için genellikle beklenmeyene, yaratıcılığın ve duyguların ifade edilmesine açık değildirler. Ve bu tür şeylere alaycı bir şekilde yaklaşma eğilimindedirler. Olumlu tarafı, otorite ve göreve vurgu yapmaları güvenlik, istikrar duygusu sağlar. Olumsuz tarafı, duygu, duyarlılık ve kendiliğindenlik gibi kadınsı nitelikleri ezme eğilimindedir. Baskıcı yaşlı erkekler olarak nitelendirilebilen babaların bazı aşırı örnekleri; tüm kuralları koyan ve itaat isteyen babalar, kızlarının dünyada aşırı başarılar elde etmesini bekleyen babalar, kızlarının geleneksel kadın rollerini takip etmesini talep eden babalar, hiçbir zayıflık, hastalık belirtisini ve hatta kendilerinden farklı olunmasını dahi kabullenemeyen babalardır." The Wounded Woman Healing the Father-Daughter Relationship Linda Schierse Leonard
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlılık gösterirler.
"Aşırı duyarlı kişiler, hayli duyarlı kişiler, duyusal işleme hassaslığı, bağlama karşı biyolojik duyarlılık, suseptibilite veya hassas orkide çocukları- dayanıklı karahindiba çocukları."
“Duyarlılıkları büyük içsel yankılanmalar uyandırarak daima birlikte titreşen ve asabi mizaçları nesnelerin temel ilkeleriyle sürekli uyum içinde olan, keder ve haz karşısında ayrıcalıklara sahip bulunan o nadide varlıklar grubuna ait değil miyiz? Onları her şeyin uyumsuzluk içinde olduğu bir ortama koyduğunuzda, bu kişiler korkunç acılar çeker ama buna koşut olarak kendilerine sempatik gelen düşüncelerle, duyumlarla ya da varlıklarla karşılaştığında hazları coşkunun doruklarına yükselir. Ama bizim için felaketlerin, sadece aşırı hastalıkla zedelenmiş ve birbirine çok benzeyeni kavrayışların karşı karşıya geldiği ruhlarca bilinen üçüncü bir yaşam alanı daha vardır. Bazen ne iyilikten ne de kötülükten etkileniriz; o zaman içimizdeki boşlukta harekete geçen dokunaklı bir org hiçliğin yararsızlığına isyan eden bir ruhun korkunç çelişkisini andırırcasına nedensiz yere duygulanır, bir ezgi üretmeden sesler çıkarır, sessizlikte yitip giden duygular savurur! Gücümüzün tıpkı bilinmeyen bir yaradan kanın boşalması gibi tamamıyla tükendiği bezdirici oyunlar. Duyarlılık seller gibi akar, bunu günah çıkarma bölmesinin kulaklarının duymadığı korkunç çökkünlükler, betimlenemez melankoliler izler.”
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası, Kültür YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
1,000 öğeden 881 ile 890 arasındakiler gösteriliyor.