Çoğumuz kitap okumayı; entellektüel olmaya doğru uzanan merdivenlerin basamaklarına atılmış bir adım olarak görüyoruz ya! işte eğer o adımları atarken kendi topraklarımızdaki insanı ve o insanın yasadıklarını bilmezsek maalesef attığımız o adımlar, entellektüel olmaya giden yolda atılan adımlar değildir o adımlar! O adımlar popüler olma yoluna doğru atılan adımlardır. Ve popülerliğin de belli bir dönemde rağbet edilen bir durum olduğunu biliyoruz. Benim naçizane düşüncem şudur ki; eğer aydın olmak istiyorsak Yaşar kemal’in eserlerini okumadan olamayız.
İnce Memed’e gelirsek; Memed gariban anasıyla birlikte -diğer köylüler gibi- beş köyün sahibi olan Abdi Ağa’nın ırgatlığını yaparlar. Abdi Ağa, köylüye “ağaların“ yapabileceği bütün kötülükleri yapar. Köylü, yazın tarlada çalışır, ürünün üçte birini alır, ağa sinirlenirse onu bile vermez, kışın açlıktan kırılır ... Bu durum Memed’in canını sıkar ve bir de üstüne Abdi Ağa, Memed’in sevdiği kızı Hatçe’yi kendi yeğenine istetince işte o zaman Memed olur İnce Memed.
Yaşar Kemal, kalemiyle sizi Çukurova düzlüğünden alıp Toros Dağlarının zirvesine çıkartıyor .Okurken beş duyu organınızla okuduklarınızı hissedebiliyorsunuz. Yine okurken bazen gözünüz dolacak bazen de dudaklarınızda hafif bir tebessüm belirirecektir.
Okuyun, okutturun.