"Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki."
Sayfa 160Kitabı okudu
Kitle hareketlerinin doğuşunda, evde kalmış kızların ve orta yaşını geçmiş kadınların neredeyse hep varoluşu can sıkıntısıyla açıklanabilir. Hatta kadınların ev dışında faal olmasını pek uygun görmeyen İslam ve Nazi hareketinde bile, belirli türde kadınların bu hareketlerin ilk aşamasında önemli bir rol oynadığını görürüz. Kadınlar için evlenmek, bir kitle hareketine katılmaya benzer imkânlar yaratır; yani onlara hayatta yeni bir amaç, yeni bir gelecek ve yeni bir kimlik (isim) verir. Evde kalmış kızlarla artık evlilikte bir neşe ve tatmin bulamayan kadınların can sıkıntısı, kısırlaşmış ve bozulmuş bir hayatın farkındalığından ileri gelir. Kutsal bir davaya sarılmak, enerjilerini ve varlıklarını bu davanın başarısına adamak yoluyla bu kişiler, amaç ve anlam taşıyan yeni bir hayat bulurlar. Hitler, "boş hayatlarından bıkmış ve aşk ilişkilerinden artık keyif almaz olmuş, maceraya susamış sosyete kadınlarından" tam anlamıyla yararlanmasını bilmiştir. Bazı büyük sanayicilerin hanımları, daha kocaları Hitler'in ismini duymadan önce onu mali yönden desteklemişlerdi. Miriam Beard, Fransız Devrimi'nden önce, iş adamlarının canları sıkkın eşlerinin oynadığı benzer bir rolden şöyle bahseder: "Bunlar can sıkıntısından harap olmuşlar ve bunalımın pençesine düşmüşlerdi. Yenilik taraftarlarını gönülden alkışladılar."
Reklam
Âşıklara her an bir ölüm var… Âşıkların ölümü bir çeşit değil! Ben sınadım, benim hayatım ölümümde. Bu hayattan kurtuldum mu ebediyete erişeceğim. Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki 🌹Hz Mevlana Sultanım 🌹
Kadınlar için evlenmek, bir kitle hareketine katılmaya benzer imkânlar yaratır; yani onlara hayatta yeni bir amaç, yeni bir gelecek ve yeni bir kimlik (isim) verir. Evde kalmış kızlarla artık evlilikte bir neşe ve tatmin bulamayan kadınların can sıkıntısı, kısırlaşmış ve bozulmuş bir hayatın farkındalığından ileri gelir. Kutsal bir davaya sarılmak, enerjilerini ve varlıklarını bu davanın başarısına adamak yoluyla bu kişiler, amaç ve anlam taşıyan yeni bir hayat bulurlar. Hitler, "boş hayatlarından bıkmış ve aşk ilişkilerinden artık keyif almaz olmuş, maceraya susamış sosyete kadınlarından" tam anlamıyla yararlanmasını bilmiştir.' Bazı büyük sanayicilerin hanımları, daha kocaları Hitler'in ismini duymadan önce onu mali yönden desteklemişlerdi. Miriam Beard, Fransız Devrimi'nden önce, iş adamlarının canları sıkkın eşlerinin oynadığı benzer bir rolden şöyle bahseder: "Bunlar can sıkıntısından harap olmuşlar ve bunalımın pençesine düşmüşlerdi. Yenilik taraftarlarını gönülden alkışladılar."
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
Cenâb-ı Allah melekleri yarattı, onlara akıl verdi. Hayvanları yarattı, onlara nefs verdi. İnsanları yarattı, hem akıl hem de nefs verdi. Yani insan akıl, ruh ve neftsen müteşekkil, topraktan yaratılmış bir mahluktur. Aklımız sayesinde ruhumuzu ve nefsimizi dengede tutmak zorundayız. Çünkü İslâmiyet'in en önemli temel sütunlarından biri denge ve teslimiyettir. Mesnevi'de, "Kim aklına tabi olursa melekler- den de yüce olur. Kim nefsine tâbi olursa hayvanlardan da aşağı olur" denmektedir. Bu dengeyi sağlayabilmek de kul olduğumuzun idrak ve şuurunda olmaktan geçer.
Reklam
Aşk bir davaya benzer cefa çekmek ise şahide. Şayet şahidin yoksa davayı kazanamazsın.
Necmüddin Kübra Hazretleri'ne göre uykunun hikmetine gelin- ce, "Ruhumuz şu süfli bedenimizde 'garip' bir hâldedir. Bedenimizi islah ederek, faydalı olanı elde edip zararlı olanı def etmeye çalışır. Kişi uyanık olduğu müddetçe ruh bedende hapsolmuş vaziyettedir. Kişi uyuyunca kutsi ruh da asli vatanına gider. Gayb âlemindeki huzurla dinlenir. Melekût âlemine gittiği zaman şahadet âlemini de misalleriyle görür. Mücahade ehli kişi, az yiyerek az uyuyarak üzerindeki hava, su, ateş, toprak içinden ateşin hakimiyetini eritir, yok ederse gönül gözüyle bu âlemde bile melekût âlemini temaşa eder. Yani rüya yoluyla değil, rüyet yoluyla her şeyi görür, bilir."
Resim