Sen Git Aşk Bana Kalsın
Sizin de eliniz ayağınız birbirine dolanmaz mı âşık olduğunuzda... Sabahın kör vakitlerinde ne yapacağınızı bilmez halde yatağınızda debelenip durmaz mısınız aşk varsa....
Aşk girdiği her yüreği darmadağın eder, kimi zaman bir uçurtmaya takılıp gökyüzünde uçarsınız umarsızca, kimi zaman saat tik takları arasında bir telefon sesine muhtaç, oturursunuz anlamsızca, bir ayrılık vaktinde sancılanır ruhunuz kalakalırsınız, ne yağmurlarda ıslanmak rahatlatır sizi ne de arkadaşlara sığınmak, onsuz nasıl nefes aldığınıza şaşarsınız üstelik...
Yüzyıllardır ne çok şey yazılmıştır aşk üzerine, hangi ülkede ve hangi yüzyılda olduğunuz da önemli değildir aşk söz konusu olunca, insan insandır her renkte, her dinde ve her iklimde.
Aşk üzerine düşünmek ve yazmak ayrı bir serüvendir, Mehmet Coşkundeniz de yıllardır aşk üzerine yazdığı yazılarla aşkı anlatmıştır durmaksızın. Bir dost sıcaklığındaki kelimeleriyle kimi zaman acılı yüreklere şifa olmuş, kimi zaman insan olmanın keyfini yaşatmıştır yazılarıyla. Âşık olanlar tanır onu, siz de âşık mısınız? İşte şimdi güzel bir dostun kelimeleriyle yenilenecek ve tadını çıkaracaksınız aşk
Otuzbeşime bastım geçen hafta...
İlk Yarı bitti: Hayat : 1 ... Ben : 0 ...
Ama belliydi böyle olacağı... Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin... Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü...
Baktım lise fotoğrafları sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş... Seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içerideki uçurtmanın ipini çekercesine...
"Bizim zamanımızda" diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde - Hayret! Daha dün değil miydi benimkisi? - Yıllar yılı dudak büktüğüm "Ölümden sonra hayat masallarını"na kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye...
İple çektiğim haziranlara sırt çevirmişim... Yaşamın orta sahasına girmişim... İrkilmişim...
Hiç gereği yokken, hayatına giren insanlar,
Hiç gereği yokken, karşına çıkarlar.
Hiç gereği yokken, gününü haftanı ayını belkide yıllarını alırlar,
Hiç gereği yokken, gece-gündüz aklından geçen her düşünceye bulaşırlar,
Hiç gereği yokken, seni istemediğin kadar mutlu ederler,
Sonra, hiç gereği yokken, hayatından çıkıp giderler. Anladımki meğer gerçek dost, aşk Mevlaymış,
Ne beni unuttu, ne de bıraktı.
-Şems
1
Van Allen kuşağı gibi sev beni
Vay canına desin herkes
Biz böyle aşk görmedik desinler
2
Alamut Kalesi’nden yola çıkmış gibi sev
Bütün kızlar korkup kaçsın esas kız gibi sev
Hüzünlü bakmak için poz veren şair fotoğrafına değil
Cüzdanında sakladığın fotoğrafıma bakar gibi sev
Bırak gözleri buğulu kızlar onları sevsin
Sen en buğulu gözlerinle
Kitap hakkında cumlelerın basit olduğuna dair çok sayıda yorumlar olması benı kıtabı okumaktan vazgeçiremedi. Kitabın 'basit' denilenecek bi yönü varsa bu, Eylül ve Saruhan'ın bi çırpıda aniden başlayan ilişkidir. Birini elde etmek bu kadar kolay olmamalı dıye düşünüyorm. Yazar, kıtabımızın kahramanları arasındaki elektriklenmeyi hızlı çekimde