Kitabı iki ay kadar önce kütüphaneme eklememe rağmen henüz okudum. Sebebi ise kitap hakkındaki incelemeler ve yorumların melankolik bir aşk hikayesinin baskın şekilde işlendiği ve hatta o dönem Almanya' da pek çok intihar vakasının yaşanmasına neden olduğu bir çok yerde yazmasından dolayı sanırım okumak için "psikolojik olarak daha iyi hissettiğim" bir dönemde okumayı tercih ettim. Ancak kitabı okumaya başladığım ilk cümlelerden itibaren, kitapta karşılıksız melankolik bir aşktan çok daha fazlasını bulacağım hissine kapıldım ve insanın ruh halini etkileyen o kadar güzel cümleler var ki; tek kelime ile yazar, anlatımıyla beni kendisine hayran bıraktı.
Hayat felsefem olarak tesadüflere inanmam. Her olayın, yaşanan her hangi bir günün ve saniyenin dahi bir sebebi olduğuna inanırım -tevafuk hayattır; hayatta tevafuktur- benim için, bu kitabı okumak da bir tevafuk oldu. Karşılıksız aşka takılmadım ben, bu konuyu işleyen yüzlerce roman yazılmıştır kanımca.
Ve siz yeni okuyacak olanlar bu kitap karşılıksız aşktan çok daha fazlası emin olabilirsiniz; 18. yüzyılda kaleme alan yazar eğer bir kitapla 21. yüzyılda yaşayan bir insanın ruhuna dokunmayı "başarıyorsa" fazla söze gerek yok "başarmıştır" zaten.