Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanın fıtratında bekaya karşı gayet şedid bir aşk var. Hattâ her sevdiği şeyde kuvve-i vâhime cihetiyle bir nevi beka tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevalini düşünse veya görse, derinden derine feryad eder. Bütün firaklardan gelen feryadlar, aşk-ı bekadan gelen ağlamaların tercümanlarıdır.
Hâlık-ı Kâinat'ın en sevdiği masnuu ve kâinatın mevcudatıyla en ziyade alâkadar olan insandaki şedid, sarsılmaz, daimî olan "aşk-ı beka" ve "şevk-i ebediyet" ve "âmâl-i sermediyet" bilbedahe işareti ve delaletiyle, bu âlem-i fâniden sonra bir âlem-i bâki ve bir dâr-ı âhiret ve bir dâr-ı saadet bulunduğunu o derece kat'î bir surette isbat ederler ki: Dünyanın vücudu kadar, bilbedahe âhiretin vücudunu kabul etmeyi istilzam ederler .
Türkiye Diyanet VakfıKitabı okudu
Reklam
İnsanın fıtratında bekàya karşı gayet şedit bir aşk var. Hatta her sevdiği şeyde kuvve-i vâhime cihetiyle bir nevi bekà tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevâlini düşünse veya görse, derinden derine feryat eder. Bütün firaklardan gelen feryatlar, aşk-ı bekadan gelen ağlamaların tercümanlarıdır. Eğer tevehhüm-ü bekà olmazsa muhabbet edemez. Hattâ denilebilir ki, âlem-i bekanın ve ebedî Cennetin bir sebeb-i vücudu, şu mâhîyet-i insaniyedeki o şiddetli aşk-ı bekadan çıkan gayet kuvvetli arzu-yu beka ve bekà için fıtrî umumî duâdır ki, Bâkî-i Zülcelâl, o şedit, sarsılmaz, fıtrî arzuyu, o tesirli, kuvvetli, umumî duâyı kabul etmiştir ki, fânî insanlar için bâkî bir âlemi halk etmiş.
Sayfa 17
Çok gülme kalbi öldürür diyen peygamberimizin sözlerini maneviyatta ölü kalplerimizle anlamamız mümkün değil. Zira onların gönül dünyalarından, ruh iklimlerinden, dünya anlayışlarından, Allah ve ahiret imanlarından o kadar uzağız ki onların gözyaşlarını anlamamız çok zor. Peygaberimiz, "Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz." buyurmaktadır. Onların gözyaşlarını bilmememiz, bilgisizliğimizden kaynaklanmakta. Çünkü bilenler, gerçek manada iman edenlerdir. Bilenler diğer taraf için hazırlıkta bulunanlar, Allah'ın rızası için çalışanlardır. Bu derece dünyaya bağlılığımız ise, bilgisizliğimizin bir göstergesidir. Bütün ağlamaları her an elinden akıp giden dünya için, faniler için olan bir insanın, aşk-ı beka için olan ağlamaları anlaması imkânsızdır.
Ne güzel kelimedir aşk. Öyle ağır, öyle câmi, öyle tılsımlı bir manaya sığdırır ki içine, ona sahip olan koca bir kâinata sahip olur adeta.
Sayfa 91 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Varlığa gelen her âdemin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. Evet, varlığa gelmenin bir sebebi olduğu gibi, var kalmanın, varlıklı olmanın da bir sebebi vardır. İki farklı sebepten değil, bir sebebin iki cihetinden söz ediyoruz aslında. Varolabilmemiz için muhtaç olduğumuza varlığımızı sürdürmek için de muhtaç olmaktan... Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda: vücûd ve beka. Demek ki aşk vücûdu bâki kılmak için çırpınanların değil, vücûdu fâni kılmak için çabalayanların mesleki. O halde Cenab-ı Aşk yâriniz ve yardımcınız olsun efendim!..
Reklam
... Bendeki aşk-ı beka, bendeki bekaya değil, belki sebebsiz ve bizzât mahbub olan kemal-i mutlak sahibi, Zât-ı Zülkemal'in ve Zülcemal'in bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda o Kâmil-i Mutlak'ın varlığına ve kemaline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtriye, gaflet yüzünden yolunu şaşırmış, gölgeye yapışmış, âyinenin bekasına âşık olmuştu. ...
Sayfa 61 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Varlığa gelen her ademin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. .. Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda: vücud ve beka.
Nasılki insandan şahsî bir mahbubu, muhabbet-i mecazî ile sever. Sonra zeval ve fenasını kalbine yerleştirmeyen bir âşık, mahbubuna aşk-ı hakikî ile bir beka kazandırmak için, Mabud ve Mahbub-u Hakikî'nin bir âyine-i cemalidir diye kendini teselli eder, bir hakikata yapışır.
Fıtratımda çok şiddetli olan aşk-ı beka Bâki-i Zülkemal'in bekasına, varlığına iki cihetle bakarken; enaniyetin perde çekmesiyle, mahbubunu kaçırmış, ....
Reklam
Zevale mahkûm, hakîkî güzel olamaz. Aşk-ı Ebedi için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli.
Sayfa 198
Hattâ denilebilir ki : Âlem-i bekanın ve ebedî Cennet'in bir sebeb-i vücudu, şu mahiyet-i insaniyedeki o şiddetli aşk-ı bekadan çıkan gayet kuvvetli arzu-yu beka ve beka için Fıtrî umumî duadır ki, Bâki-i Zülcelal o şedid sarsılmaz fıtrî arzuyu, o tesirli kuvvetli umumî duayı kabul etmiştir ki, fâni insanlar için bâki bir âlemi halketmiş.
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.