Çağrı Pınarbaşı / Aşk’i
Duyguların, düşlerin, özlemlerin en güzel yansıtılma şeklidir şiirler. Hislerin kısacık dizelerde can bulması, bunu okurlara aktarabilmesi büyük bir sanat bence.
Bir aşkta özlem varsa duygular coşar, hayaller artar. Aynı bu kitapta olduğu gibi. Birbirini seven iki insan uzakta olmalarına rağmen sevgilerini dizelerine yansıtmışlar. Birbirleri için yazdıkları şiirleri kitap haline getirip, aşkı yaşayan ve özlem duyan herkese armağan etmişler. Kimi zaman buluştukları bir parktaki anılarına kimi zaman da yağmurlu bir günün bıraktığı toprak kokusuna davet ediyorlar. Mesafelere rağmen yakınında hissetmesinden dem vuruyorlar. Kokusunu bilmeden özlemeyi, dokunmadan hissetmeyi o kadar güzel anlatmış ki, insanın aşkı yaşamak istemesine sebep oluyor.
Kitabımız, içlerinden geldiği gibi ve sade bir şekilde yazılmış yirmi sekiz adet şiirden oluşuyor. Şiirlerde herkes kendi payına düşecek bir şeyler bulacaktır. Özellikle uzak mesafe aşk yaşayanlar. Bu güzel aşklarının sonsuza kadar sürmesini dilerim.
Keyifli okumalar…
Ahmet Hamdi Tanpınar ın bu eserin için şöyle bir ifade kullanabiliriz. Bir huzursuzluğun romanı "Huzur"..
Roman dört bölümden oluşmaktadır. Dört ana karakterler her karakter için bir bölüm.. Ancak bu bölümler birbirinden bağımsız değildir. İç içe birbirinin devamı niteliğindedir.
İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz..
Birinci bölüm İhsan ,
¶¶sevgim acıyor/kimi sevsem /kim beni sevse¶¶
Bu kitabı, yazarın Tomris Uyar’ın son limanı olması ve Leyla ile Mecnun’un Yavuz Abisinin denize karşı okuduğu kitap olması nedeniyle, uzun zamandır okumak istiyordum.
youtu.be/Jdb0d-gmNvg
Çeşitli eylemlerin içinde kendini bütünleyen bir süreç olarak aşk bir durak. Diğerleri; hırsızlar,
O kadar güzel ve komik bir roman ki… İçinde bir sürü macera, eleştiri, aptallık, komedi ve aşk var. Hepsi iç içe geçmiş hikayeler ve tek kelimeyle harika! Kitabın ne hakkında olduğunu sınıflandırmak ve açıklamak oldukça zor. İlk bölüm bahsedilenin aksine cinsel içerikten ziyade şiddete dayansa da, dilde ve popüler kültüre göndermelerde birçok grotesk unsur var. Gerçekliğin ve güncel olayların sabit unsurlarının yanı sıra yazarların hayatına yapılan göndermeler ve Müslüman dünyasının tasviri esere zenginlik katmış. Okudukça Don Kişot'un eylemlerinin kökeninde deliliği olsa da, bunların kötü niyetlerin bir ürünü olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz. Kitap Don Kişot'un, şövalyelere ve onların yaşamlarına dair eski uslu, son derece romantikleştirilmiş vizyonuna katılmayı reddeden dünya tarafından dövüldüğü ve sık sık tekrarlanan çatışmalara sahne olduğu için bir gülünç kaynağı sağlar, ama aynı zamanda, çatışmadan önce kendimize nasıl tepki vereceğimizi sorgulamamıza da yol açar. Belki hepimiz biraz Don Kişot gibi, biraz da onu yanlış bulanlar gibiyiz. Uzun ve karmaşık bir kitaptı ama yakın zamanda 2. bölümü okumak için sabırsızlanıyorum.
İncelemeye girişmeden önce; İskender Pala ile henüz tanışmayanlar için kesinlikle "Şah Sultan, Efsane, Od" romanlarını okumalarını tavsiye ediyorum.
Yerli ve günümüz yazarlarımızdan en çok sevdiğim yazarların baş tacı İskender Pala... Aşkı güzel söyler, Türkçemizi güzel kullanır ve tarihimizi de güzel anlatır. En güzeli ise bunların