32. Sone
Benim ömrüm bitince hâlâ yaşıyorsan sen Hoyrat ölüm gömünce kemiklerimi yere Talihin cilvesiyle bir göz atmak istersen Ölmüş dostundan kalan zavallı dizelere Karşılaştır hepsini bugünkü yapıtlarla: Çok gerisindedirler ustaca yazanların: Onları şiir diye değil aşk için sakla: Katına çıkamazlar bahtiyar ozanların. İçinden geliyorsa bana söyle şunları: “Güçlenseydi dostumun Esin Perisi hele “Yaratısı aşardı aşkından doğanları. “Allı pullu yürürdü yüksek rütbelilerle. “Ama o öldü yeni ozanlar ondan üstün: “Onlarda sanat dostta aşk okuyorum bugün.”
William Shakespeare
William Shakespeare
Beni bir hareketinizle cennetin yedinci katına çıkarabilecekken böylesine canımı sıkarak bana acı vermeniz ne zalimce! Ruhum gece yarısından bile daha karanlıktı ki kaleminiz, "Işık olsun" dedi ve sözünüzün emriyle ışık oldu..
Reklam
Sevgi dünyada sakin kalınabilir bir ilişki kurar; aşk sükûneti bozar, insanı varoluş eylemine fırlatır. Aşkın tezahürü bir oluşumun hem öncesinde ve hem de ertesindedir. Bir oluşumun öncesindedir, çünkü âşıkın önünde varoluş amacı bulunmaktadır. Bir oluşumun ertesindedir, çünkü sevgiyle başlayan yakınlaşma duygusu kendi başına bir eylem potansiyeli katına yükselerek aşka dönüşmüştür. Sevgi aşka dönüşebilir, fakat aşkın gerileyerek sevgi basamağına inmesi sözkonusu değildir.
Çıdam-1992
Hepiniz öleceksiniz! Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan! Ruhlarınız koyup kaçacak sizi! Topraklara gömüleceksiniz. Kurtlar, böcekler, solucanlar Sevinçle saldıracaküstünüze. Elleriniz bomboş kalacak, Kimse bakmayacak resminize.
Her ne kadar ağır adımlarla yaşamak adına tüm sebepleri kaybettiğini, aşk gibi olağandışı bir durumun katına yükselebilmekten aciz hale geldiğini hissederek zaman zaman kendini toplamaya çalışsa da, pek başarılı olamayacaktır. Bunun nedeni, artık ruhen ve bedenen sürekli dikkatini vermesini talep eden zorunlu bir pratik gerekliliğe ait olmasıdır.
1. Ey arak ve ban ağaçlarına konan güvercinler acıyın bana Feryat edip böyle acılarımı çıkartmayın n’olur iki katına 2. Acıyın bana n’olur öyle inlemekli ağlamaklı ötmeyin Böyle ötüp de gizli arzularımı, saklı hüzünlerimiçıkartmayın açığa 3. Her akşam her sabah durmadan yolunu bekliyorum onun Dertli bir aşığın özlemiyle, ateşli bir âşığın iniltili çığlığıyla 4. Gada ağaçlığında yüzyüze geldi ruhlarımız bizim Ve eğildi o zaman üzerime ağaçların dalları ve‘fenâ’ etti beni oracıkta 5. Şevkten ve aşktan doğan değişik nice acılar tattırdılar bana Ve nice tutkular, belâlar, cefâlar düşürdü beni ‘fenâ’ya 6. Peki, Cem’de, Muhassab’da, Mina’da kim söz verecek bana? Kim duracak benim için Zatü’l-Asl’da? Kim bekleyecek beni Na’man’da? 7. Her yönden kalbimi kuşatıyorlar her an her saat Aşk uğruna acılara boğuyorlar beni öperek yüz sürüyorlar sütunlara 8. Tıpkı yaratılmışların en hayırlısının Ka’be’yi tavaf edişi gibi Sanki akıl delili bir noksanlık olduğunu söylüyor bunda 9. Evrenin Efendisi ‘nâtık’ olmasına rağmen öptü oradaki taşları Oysa Beytullah’ın makâmı nedir o insanın değeri yanında?
Reklam
542 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.