Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
#EylülAyındaNeOkuyorum
#okudumbitti
#kitapyorumum
#SiyahlarİçindeGelen
Bünyamin Çoban
Film tadında mükemmel bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Başlarda aşk romanı gibi düşünsem de okudukça şu ya da bu türde bir kitap diyemeyeceğimi anladım. Çünkü içinde aşk, entrika, macera, ayinler,gizli tarikatlar v.s yer alıyor.
Olaylar farklı bir şekilde anlatılmış olsa da, sonlara geldiğinizde muhteşem bağlantıyı fark ediyorsunuz.
Konusuna gelince
Geçmişte yaşadığı hayatı ve duygusallığıyla ana karakter olan Yusuf, gözleriyle hayat bulmuş üç kadına ilgi duymaya başlar. Gerçek aşkı bulduğunu zannetse de gerçekler ortaya çıkmaya başlar. Patronunun kızı Esra hiç de masum sayılmazdı. Zaten kendi tarikatı için onu kullanmıştı. Ona yardım eden insanlar bile gizli bir tarikatın üyesiymiş.. Metin abi, Selçuk bey gibi.. Bunu aşık olduğu ve aşkı bulacağı kadından öğrenecektir.
Entrika ve maceranın aşkla harmanlanmış hali diyebiliriz…
Çok beğendim ve tavsiye ederim
Oysa Aşk modern yozlaşmış ilişkilerin ne kadar kişilere ileride zarar vereceğini anlatmaya çalışan çok güzel bir kitap olmuş. Çok değişik bir ilerleyiş tarzı vardı, diyaloglar tırnaksız ve kim tarafından söylenildiği tam olarak belli olmayacak şekilde verilmiş. Psikolojik ve fiziksel şiddetin modern halini farkındalık yaratacak şekilde güzel anlatıldığını düşünüyorum. Çok güzel alıntılarda var içinde, altını çizdiğim baya yer oldu.
Kıskançlık ve sahiplenme çizgisi çok güzel anlatılmış. Sevginin aşkı geçerek nasıl da takıntıya dönüştüğü, Marga'nın çaresizliği güzel anlatılmıştı.
Ancak, olumsuz kısımlara gelecek olursam eğer; işlenilen konuya göre sayfa sayısı ciddi derecede az. 150 sayfa civarı kitap ancak yazım stili ve puntolar maşallah kitap bir saatte bitti abartısız. Daha ayrıntılı işlenseydi mükemmel olabilirdi diye düşünüyorum. Çoğu yer üstün körü anlatılmıştı. Bir de öyle bir tarzı varki yazarın, Marga'nın kız arkadaşını bir ara iç sesi sandım ne yalan söyliyim karıştırdım :D
Geneli tabiki güzeldi, tavsiye ederim!
Taş ve Gölge
Taş ve Gölge doğum ve ölüm arasında yaşanabilecek her türden olay anlatıldığı,her şeye yer verildiği bir kitap adeta. 470 yil öncesinden,Roma İmparatorluğu'ndan, dünya savaşlarından,Deniz Gezmiş'ten, Hıdır Aslan'dan, Dersim olaylarından,Sivas Katliamından,Adnan Menderes'in ölümünden,zamanın hükümetlerinden daha sayamadığım çokça ayrıntıdan bahsedilmiş. Her bir ayrıntı sıkmadan,parlak sözlerle allanip pullanmadan anlatılmış. Olayın kurgusu,karakterlerin birbiriyle bağlantısı,her bir ayrıntı mükemmel şekilde ayarlanmış. Bayıldım,ısrarla tavsiye ediyorum. Tek bir şeyi söylemeden geçmeyeceğim. İçi kötü,işkenceyi seven bir adamın bir kıza aşık olabileceğine,bir insanı gerçekten sevebilecegine asla inanamam, inanmıyorum . Aşk gibi güzel ve yumuşak duygunun öyle kötü kalplerde yer bulacağına hiç ihtimal vermiyorum.Spoi vermeden bahsetmek istedim.
·
Puan vermedi
Bir şeyi ilk kez yapmanın verdiği o tutku dolu hissi hatırlıyor musunuz? Tabiatın içinizi köpürten dost ve sevecenliğini. Saçlarınızda rüzgar, teninizde güneş yanığı, elinizde bir ekmek ufağı, altınızda kum... Zaman öylece akıyor, sizin zamandan haberiniz yok. Peki ya ilk oyun arkadaşınız? İpini bir içeriden, bir dışarıdan alarak oya gibi işleyen zihninizin size ilk hediyesi: hayalî arkadaşınızı hatırladınız mı?
Çocukluk güzeldi. Deniz kıyısında ailesiyle yaşayan, Kumkurdu adında altın tüylü bir arkadaşı olan Zackarina için de güzeldi. Fakat o da neydi? Oyuna dalmıştı ve akşam olmuştu. Tek başına kumsalda olmak garipti. Evlerinden gelen sarı ışık dışarıdan bakıldığında ne kadar yabancı ve soğuktu. Peki ya, kırmızı yorganının gece siyaha dönüşmesine ne demeliydi... Annesi ve babası ona hiç benzemiyorlardı, neden hep "şu vakti", "bu vakti" diyorlardı? Neden yemek davetine mavi taytı değil de beyaz elbisesiyle gitmek zorundaydı? "Hiçbir şey" yapma işi ne kadar yorucu ve zor bir işti. Evde yalnız kaldığında fırın korkunç bir şekilde sırıtmaya başlamıştı. Cama çarpıp ölen kuşları ne yapmalıydı?
Zamanı durdurmak mümkün müydü? Sonsuzluk neydi? İyi ki Kumkurdu vardı. Yoksa Zackarina'nın zihnindeki ipler, koca ve anlamsız bir yumağa dönüşecekti.
"Kumkurdu", "Daha Fazla Kumkurdu" ve "Daha da Fazla Kumkurdu" isimlerinden oluşan üç kitaplık bir çocuk kitabı serisi. Çocuk gerçekçiliği ve çocuğa göreliğin mükemmel bir örneği. Soyut ve karmaşık konular, çocuğun anlayabileceği bir şekilde anlatılmış.
İçimden yorum yazmak bile gelmiyor bu kitap için ama biraz içimi dökmez isem rahat edemeyeceğim. Çünkü ilk başta okurken sanki bir wattpad kitabı okuyormuşum gibi geldi. Kurgu saçma sapan, karakterlerin fikirleri ANINDA değişiyor, spor ile alakalı daha çok şeyin olmasını istiyorsunuz ama YOK. Karakterimiz Jordan Amerikan Futbolu oynuyor ve bunda
