360 syf.
4/10 puan verdi
Ve karşınızda Türkan Şoray ve Ekrem Bora'nın esmer ve genç hali... Evet romana başladım, bir süre sonra hissettirdiği buydu işte. Yeşilçam filmlerinden bir tanesinin romanlaşmış hali vardı sanki elimde. En en başta karakterlerin ismi oturmamıştı bir kere. Kenan ve Lal...Akış jet misaliydi ve ne yazık ki yapay kalmıştı. Çat orada çat burada çat kapı arkasında. Bilin bakalım bu nedir?Vefa Enver'in "Sana aşık değilim" romanı. Üzgünüm. Konu sıradandı, işleyiş aceleye getirilmişti ve hepsinin ötesinde ilk romanlarında farklı bir tarz sergileyen bir yazardan beklemeyeceğim bir romandı. Çok mu eliniz boş kaldı, aşk romanı okumanız mı geldi... I ııh yine de tavsiye etmiyorum.
Sana Aşık Değilim
Sana Aşık DeğilimVefa Enver · Ephesus Yayınları · 2014115 okunma
"Mekke'nin bu yolculukta ne işi var?" diye söylendi adam. Altmış yılda elde ettiği işaretler orayı gösteriyordu. "Altın Oran kuralına göre dünyanın kalbi Mekke'yse eğer, en büyük aşk ancak orada yaşanır," dedi. "Tılsımı çözecek efsun orada Kâbe'nin kalbinde, Hz. Muhammed'in (Allah'ın salat ve selamı onun üzerine olsun) ellerinde."Bir anda unutuverdi her şeyi, boğazın derin sularına külleri savrulan Yahudi kadını, altı yaşındaki İsa'yı, on sekizine ayak basan Rüya'yı, kırk beşindeki Filozof'u, Dedektif Kılıç'ı, Galata'daki Şair'i, İstiklal'deki Hayyam'ı...Acaba aşkı bulduğunda kendini de bulacak mıydı? Gerçekte o kimdi?Ruhunu göremeyecek kadar körsen, gerçeği değiştiremeyecek kadar özgürsün. Nedir o gerçek diye soracaklar. De ki: Aşk"
Reklam
Aşk-ı Ekber hasret kendini gizleyiverdi buzdan vakitte felek gönlümü ağlatmadan aşk nedir bilmedi mavi'ye çalmadan karanlıklar gecenin mehtabında hakikat rüya ülkesinden gelmek nedir bilmedi bülbülün yangını meyden içmek içindir derlerdi de durgun ahvalim ney çalmadan od nedir bilmedi güz yaprakları düşse de devranı yazgıma yağmurlu gözlerim umudunu yitirmeyi bilmedi aşk cemresi karar bırakmasa da aklımda vakitler şeb-i aruza meyletmeyi bilmedi sükut düşler sarsa da sonsuzluğu çılgın aşık korku nedir bilmedi hayaller dumanlarıyla savruldu da felek ayrılığı kabul ettirmeyi bilmedi bin bir deyyus-u ekber istila etti de gönül tahtı başka sultan bilmedi…
''Aşk nedir? Aşk hakkında yüzlerce tanımlama yapılmış ve yapılmaktadır. Fakat aşkın tanımları arasında bana, en derin, en iyi görüneni şudur: ''Aşk, yalnızlığın doğurduğu; yalnızlık da aşkın doğurduğudur.'' Yalnızlık, bir insanın etrafında kimsenin bulunmaması; kimsesiz biri olması anlamında değildir. Eğer bir kişi, intizar, bağlılık, çaba, bağlanma arzusu ve kavuşma isteğini derinden derine duymuyorsa; tek başına, yapayalnız olana oranla, daha -yalnız- değildir. Bunun aksine, içinde böyle bir kavuşma, bağlanma ve mutluluğu duyan fakat ondan ayrı düştüğünü, ona uzak kaldığını hisseden biri -yalnız- kalmıştır. Hem de toplumun kalabalığında yalnız.''
Kaldı ki mutluluk nedir? Mutluluğun aşk olduğunu söylüyorlar. Oysa aşk mutluluk getirmez, hiçbir zaman da getirmemiştir. Tam tersine, sürekli bir kaygı durumudur aşk, bir savaş meydanıdır; kendi kendimize sürekli olarak acaba doğru mu yapıyorum diye sorduğumuz uykusuz gecelerdir. Gerçek aşk, vecd ile ıstıraptan oluşur..
Mutluluk nedir? Mutlu olmak nedir? Platon, mutlu olmak, arzulanana sahip olmaktır, yanıtını verir.
Reklam
Saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür; bir ney gibi olursunuz kalpten çalıştığınız zaman. Ve nedir aşk ile çalışmak? Yar giyecekmiş gibi dokumaktır bir kumaşı, nakış işler gibi kalpten.
Sebepsiz sevmektir aşk, Nedeni olmadan bağlanmak birine. Gözlerine baktığında erimektir içten içe, Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle. Hatta sarılamamktır utançtan, Çünkü utanmaktır sevmek aslında, Sevmek nedir aslen? Ölmek mi uğruna? Yaşamak mı onunla? Sevmek mi ömür boyunca? Yoksa ayrılmak mı gerekince? Nedir insanı başkasına bağlayan? Güzelliğimi? Bilmez kimse bu soruların cevabını.. Kimi sever güzelini, Kimi sever özelini...​
Nokta varlığın özeti. Noktasını bulamamış ya da yitirmiş her harf ol sebepten kusurlu. Ama eski alfabede sıfırı ifade eden şekilde bir noktadır. O zaman varlık yokluk olur, yokluk varlık. Hamid bu yüzden ihtişamlı bir bilmezden gelişle sorar: Bu sıfır nedir hesâb içinde? Tecahül-i arifane, çünkü bütün varlık ancak ona doğru değiştiği bir sıfırla mana kazanır. İlimle kavgalı Fuzulî aşka da ilme de son noktayı koyar o noktada; Leyla, sûret-i aşk-ı Mevla’dır. Fazla söze hiç gerek yok aslında. Noktanın içinde bütün mümkünler saklı. Mümkün nokta gayr-i mümkün nokta. Sır nokta esrar nokta. Bâb nokta evbâb nokta. Bilinenden bir eser yok. Bilinmeyen nokta nokta. Bir parantez vakt-i ömrüm. Ölüm nokta doğum nokta. İsmimden sual edilse, bilin beni üç nokta. Bir aynada seyrettim âlemin cümlesini. Aynam nokta sırrım nokta. Umduğum kadar büyük değilmiş, dünya nokta ben nokta. Öyle uzaklaşmışım ki menzilden, sıla nokta gurbet nokta. Döndüm baktım aldığım yol, nokta üstünde nokta. Gelen geçti, giden gitti. Sağım nokta solum nokta. Menzil-i maksûda varmış erenler. Söyleyen yok susan nokta…
"Nedir bu kavgamız nedir bu telaş Ömür dediğimiz biter yavaş yavaş Üç günlük dünyanın herşeyi fani Bir hoş seda muhabbet kalır arkadaş Sen yolcu bu yalan dünya hancıdır Öyle bir gün var ki yürekte sancıdır Yer gök bir olup da hesap sorulunca En sevdiğin bile senden davacıdır Öyle bir aşk varki yüceden yücedir Dil üzmez gönülde iki hecedir Hangi yana baksam ondan eser var Sır dolu çözülmez bir bilmecedir" Mikail Ezgi
Reklam
Yahya söylesene özlemlerin şairi nedir senin aşka ettiğin? Nedir senin canımın içi diyen Celile'ye ettiğin?! Yahya kimden kaçıyorsun? Sen kaçınca aşkın diner mi sanıyorsun? Neden öykümün tamda özlem kısmında bu evlilik hiç gerçekleşmedi dedirtiyorsun? Yahya sen bana niye bu ayrılığı yazdırıyorsun? Sessiz Gemi - Eda Bildek
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.