Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
·
Puan vermedi
Bu Otobüste Bir Aylak, Bir Lapacı Nerde ki Adam!..
Aylak Adam(+) / Yusuf ATILGAN/ Roman / İlk Baskı Tarihi: 1959 / YKY - 160 s. "İnsanın kendi kendine yeterliği bir nebze de olsa, ekonomik özgürlüğü iyimser şekilde gülümsüyor ise, benliğimize ve bu yaşantımıza pozitif bir şekilde yansıyorsa... Felsefe, psikoloji ve sosyolojimizin fakirlik ve yoksulluktan doğan heyezansı, dillenen
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,6bin okunma
Reklam
"Kendinizden bir parça koparmadan bırakıp gidemezsiniz. Onun için, kendinizden bir parça eksilmesini istemiyorsanız ister istemez kalacaksınız."
Sayfa 148 - Güven YayıneviKitabı okudu
"Bir kadını bırakıp gitmek bir şey değildi ama, başka bir kadın arayacaktı, işin zor tarafı da buydu işte. İnsan birine alışıyordu, başı biraz daha dinç oluyordu."
Sayfa 147 - Güven YayıneviKitabı okudu
"İyi davranışından dolayı aferin almamak kadar bir adamı kötü yola sürükleyen şey yoktur."
Sayfa 106 - Güven YayıneviKitabı okudu
"Bir erkeğin bir kadına şöyle, gelişigüzel tatlılık göstermesi baştan savmanın ilk adımıydı."
Sayfa 99 - Güven YayıneviKitabı okudu
Reklam
Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgar Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü
182 syf.
10/10 puan verdi
·
31 günde okudu
Video: youtu.be/ADzGp2ppJuU Diğer Mahir Ünsal Eriş İncelemeleri 1. Babil Kulesi Kitabı: youtu.be/b_FuYEMqJR0 2. Benim Adım Feridun: youtu.be/Z4H_p9E-fQE 3. Olduğu Kadar Güzeldik
Acaip
AcaipMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 2023175 okunma
Yıllar önce, okuduğum kitaplardaki, seyrettiğim filmlerdeki yalnız insanlara özenirdim hep. Yalnızlara. Konuşacak kimsesi olmayanlara. Sonra hayat beni buralara getirdi. Tabii ayaklarımın azımsanamayacak yardımıyla. Ve artık o roman karakterlerinden biri oldum. O kitaplar­daki yalnızlığı çok gösterişli bulurdum. Aynı zamanda da korkutucu. Kendime "Bu kadar yalnız kalınabilir mi?" diye sorardım. "Sosyal hay­van insan, dayanabilir mi kimsesizliğe?" Ama artık biliyorum yalnızlığın korkulacak bir yanı olmadığını... Tabii bunu ruh sağlığı yerinde ve içlerinde tek bir kişilik taşıyanlar için söylemiyorum. Sözüm benim gi­bi içinde binlerce ruh taşıyanlara, Uzakdoğu efsanelerindeki canavarlar gibi yedi kafalı tek bedenli insanlara. Ben hep kalabalık oldum. Şehrin uzağındaki bir semte giden, günün tek otobüsü kadar kalabalık. Tıkış tıkış! Herkesin üst üste olduğu bir otobüs kadar. Dolayısıyla iyi geldi bana yalnızlık. Kendime yeterince zarar veriyordum. Ve bir de dünya­nın vereceği zararları ortadan kaldırmanın imkânı olmadığına göre, yoklarmış gibi davranarak yalnızlığı seçmek en doğrusuydu... Yalnızlık kurşun geçirmez. Dostluk, aşk, aile geçirmez. Hiçbir şey geçirmez. Dışarıdan sokmadığı gibi içeriden de çıkartmaz. Cerahat ya­par. Antibiyotiğini de kendinde besler. Yeter ki nerede olduğu bulun­sun... Ruhun nerede olduğunu düşünürüm bazen. Vücudumun nere­sinde? Sonra karar veririm. Ruhum, bedenimin bittiği yere kadar...
Sayfa 145 - Kayra
yalnızlık içinde tek kişilik ruh taşıyanlar için dayanılmazdır
Kendime “Bu kadar yalnız kalınabilir mi?” diye sorardım. “Sosyal hayvan insan, dayanabilir mi kimsesizliğe?” Ama artık biliyorum yalnızlığın korkulacak bir yanı olmadığını... Tabii bunu ruh sağlığı yerinde ve içlerinde tek bir kişilik taşıyanlar için söylemiyorum. Sözüm benim gibi içinde binlerce ruh taşıyanlara, Uzakdoğu efsanelerindeki canavarlar gibi yedi kafalı tek bedenli insanlara. Ben hep kalabalık oldum. Şehrin uzağındaki bir semte giden, günün tek otobüsü kadar kalabalık. Tıkış tıkış! Herkesin üst üste olduğu bir otobüs kadar. Dolayısıyla iyi geldi bana yalnızlık. Kendime yeterince zarar veriyordum. Ve bir de dünyanın vereceği zararları ortadan kaldırmanın imkânı olmadığına göre, yoklarmış gibi davranarak yalnızlığı seçmek en doğrusuydu... Yalnızlık kurşun geçirmez. Dostluk, aşk, aile geçirmez. Hiçbir şey geçirmez. Dışarıdan sokmadığı gibi içeriden de çıkartmaz. Cerahat yapar. Antibiyotiğini de kendinde besler. Yeter ki nerede olduğu bulunsun... Ruhun nerede olduğunu düşünürüm bazen. Vücudumun neresinde? Sonra karar veririm. Ruhum, bedenimin bittiği yere kadar...
Reklam
Ona uzak elimde kahve bardağı varken diğerelim yanımda sallanıyordu. Solumda, bir gece hiç gelmeyecek bir otobüsü beklediğim durakta tanıştığım o vardı. Ve bana yakın olan eli ise neredeyse benimkine değecek gibiydi. Ellerin bir mıknatıs gibi birbirlerini çekebileceğini daha önce hiç bilmezdim ancak şimdi hissettiklerim tam olarak buydu.
305 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.