Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale
Biyografi romanlarını hep çok sevmişimdir. Türk Edebiyatında bu türde yazılanlardan okuyup da beğenmediğim hiç olmamıştır çünkü zaten anlatılan hayatlar masal gibi. Afife Jale’nin de hikâyesi öyle. Nasıl başladı nasıl bitti okurken anlamadığım bu heyecanlı ve kederli hayatı kendisi 39 sene yaşadıktan sonra bir hastanede öylece kimsesiz, sessiz, hep korktuğu gibi yük olmadan arkasında bırakmış gitmiş.
Osman Balcıgil bu kez Afife’nin Jale ismini de almadan önceki hayatına götürüp onun daha çocuk yaşta başlayan tiyatro sevdasına bizi de sürüklüyor. Sahneye çıkan ilk Müslüman kadın Afife’nin Jale olana kadar ve olduktan sonra yaşadıklarını okurken yer yer kendinizi yerine koyuyorsunuz çünkü kadın başına olmanın ne demek olduğunu aslında çok iyi biliyorsunuz.
Afife bir de korkunç bir baş ağrısı ile uğraşmış vefat edene kadar ve bu ağrılar morfinman olacak kadar dayanılmazmış ve yine bu ağrılar Afife’yi korkunç bir insan ile karşılaştırmış.
Sevmiş de Afife sevilmiş de. Mesela Bir Bahar Akşamı Rastladım Size şarkısı ki muhteşemdir Selahattin Pınar’ın Afife’ye aşk ilânı.
39 sene ve hep mücadele. Hayatının son yıllarında unutulmaktan ve vefasızlıktan kırgın Afife Jale şimdi adına ödül verildiğini, 8 Mart için reklam kahramanı olduğunu bilse ne hissederdi acaba?
Nilay Bengisu Dere 
Nefesi Tutku Olan Kadın: Afife Jale 
Osman Balcıgil
Bülbülün Kırk Şarkısı
Canım zümremden aldığım kitabı bilerek ramazan ayında okumak istedim, iyi ki de öyle yapmışım. Çünkü bu ayda okumak hem maneviyatımı geliştirdi hem de beni derinden etkileyen bu kitaba ayrı bir bağlandım ve zor ayrıldım :(
İskender Pala ‘nın kaleminden 99.999 kelimeden oluşan kitap bir bülbülün ağzından ve olaylara şahit olan bülbül Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğumundan ölüme kadar olanı süreci anlatan bir roman. Kitapta yazılanların birçoğuna vakıf olmakla birlikte sanki yeni öğreniyormuş gibi okudum. İnanılmaz güzel sahneler vardı. :) Bunlardan birkaçı ise kitabın ilk bölümlerinde kız çocuklarının diri diri gömülmesi olayı çok üzücü ama sonrası güzel peygamberimiz kız çocuklarına olan sevgisini gösteriş biçimi çok duygulandırıcıydı. Çünkü peygamberimiz kız çocuklarını o kadar çok severmiş ki omuzlarından indirmez çarşıda pazarda öyle gezdirirmiş bu değişimle birlikte kız çocuklarına olan sevgi artmış çok şükür. Aklımdan çıkmayacak olan bir diğer sahne ise Hz. Hatice’nin vefatının anlatıldığı kısım oldu beni duygulandırdı ve ağlattı :( Dedim ki ne güzel bir aşk yaşamışlar. Birbirlerine olan düşkünlükleri birbirlerine olan sevgi ve saygıları taktire şayan.
Siyer olarakta değerlendirilen kitabın içinde ara bölümlerde geçen peygamberimize yazılan kasidelerin yer alması çok ince bir düşünüş olmuş. Peygamberimizin her hayatını okumuşumda yeni yeni şeyler öğrenmek onun hayatını örnek almak, onun yol göstericiliğinde ilerlemek, onun mucizelerine tanık olmak beni mutlu ediyor.
Kitabı birçok arkadaşıma ısrarla tavsiye ettim çünkü çok beğendim. Siz de okuyun okutturun…
Bülbülün Kırk Şarkısı
Sensizliğin Şarkısı 
Ramis Çınar kaleme aldığı
1980 'ler ile 2000 'li yıllarda lise hayatının başından iletisim fakültesine uzanan gençlik yıllarını anlatan bir eser.
Trakya 'ya göç edip gelen hayatına ailesinin de icinde bulunduğu ekonomik durumdan ötürü maddi sıkıntılar çalışıp kazanmaya çalışarak geçirilmiş çocukluk yılları.
Lise ye başladığında ömrü boyunca unutmayacağı aşkı ile tanışıyor . Beyza rahat standartlarda büyümüş ailenin göz bebeği. Güzel gittiğini düşündüğü sırada Kemal terk ediliyor. Unutamıyor ama hayata devam etmek zorunda. İstanbul da bir hayat kurma hayali gerçekleşiyor. Sevdiği işi yapıyor bir reklam ajansında. Anlayışlı bir eşi oluyor...
Fakat eksik yani ilk aşkı hic bitmeyen bir döngü gibi beklenmedik anda çarkına alıyor.
Aşk mı yoksa saplantı mı dersiniz ?
Konuşma dilinde yazılmış açık anlaşılır bir dil kullanmış yazar. Sohbet ediyormuş havasında ilerliyor. Okurken arkadaşımla sohbet ediyoruz gibi hissettim