Dara ağacına götürülürken sormuşlar, "aşk nedir" diye. Hallaç şöyle demiş: "Bu günü, yarını ve ertesi günü görmek!" o gün öldürdüler, ertesi gün yaktılar ve öbür gün de külünü Dicle nehrine döktüler! Evet aşkın gerçekleri işte budur.
Kitapta yer alan "Aşk Şeriati" ile ilgili kısımları çok keyifle okudum. Fakat Ella'nın hayatının anlatıldığı kısımları ne kadar beğensem de sonlara doğru biraz zayıf buldum. Yine de kitapta iki farklı yaşam arasında gitgeller yaptıkça, her seferinde bir diğerine ulaşmak için merakla kendini okutmayı başaran bir kitap olmuş. Özenle hazırlanmış ve güzel kurgulanmış, sürükleyici bir kitap.
aşk, çılgınlıktır. çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuşluk ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir. oysa sevgi tırmanışının doruğunda, beyin ötesini aşar, anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun yüksek doruğuna götürür. Sevgi ile Aşk arasında derin bağ derin uçurum
Aşk ve iman ne kadar da heyecan verici ve büyüktür. Ne yazık ki azlara, alçaklıklara ve düşüklüklere alışmış anlayışlar, onu, kadına, hevese, şehvet düşkünlüğüne, maddiyata ve nihayet dünya hayatına bulaştırmıştır. Yazık!