Aşığım, sevgiliye hayran olmayan beni anlamaz Aşk hançeri ile kurban olmayan beni anlamaz Her sofu yaradılışlı olduğunu iddia eden benim durumumu anlamaz İrfan meclisinde şarap içmeyen beni anlamazYârin saçı her an coşkulu başa sevdayı arttırır Bana hep terk-i diyar ettiren gönül alan sevgilinin aşkıdır Dert ehliyim, sırrımı cahile anlatmam Aşk hikmeti içinde Lokman olmayan beni anlamazBir nazlı sevgiliye meyilliyim, ben yalvardıkça o zulüm eder Bir an rahmet edip hasta gönüle çare bulmaz O naz memleketinin Yusuf’u, öyle ağlatmış beni Ayrılık ile Kenan’ın Yakub’u olmayan beni anlamazÂlem halkı dudağının kırmızı şekerinden muradına ermiş Ben nasipsiz kalmışım, sıcaklığın esiri olmuşum Can kuşum Hâmi gibi ayrılık ateşi ile kebap oldu Hasret ve ateş ile kebap olmayan beni anlamaz
Vurur zihnimin kıyılarına niceleri Aşk illetinin kapkara lezzetleri Sonra dayanır kapıya merhamet Derim kimde vardır böyle dert Derken aşk hücuma kalkar aniden Ve hayat çıkar gider bedenimden Biri hariç tüm hislerim beni terk eder O da durmadan seni arar seni söyler Son bir kez dogrulurum kurtulmak için Harap bir halde ve ölmüş cesaretimle Ayağına atarım kendimi son bir ümitle Başımı kaldırırım ve bakarım gözlerine O anda yüreğini bir titreme sarar Ruhun damarlarını terk eder gider.
Reklam
İnsan ne ister
Yürüyordum. Bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç. Her ikisi de dünyaya bedeldi o an. Yoksulluk sevimli geldi birden. Hangi yoksulluk? Var edilmekle tam içine düşmüştüm, hiç çıkamadığım; varoluşsal yoksulluğun içine. Yoksulluk muhtaç olmaksa eğer, o an dedim ki kendi kendime; hepimiz sonsuz yoksuluz. Öyle değil miyiz? Hiçlikten başka elimizde
Sayfa 159 - Timaş Yayınları 2.baskı
Ey Sirâcü’l-Münîr (a.s.m.)![41]en aydınlık kandil Sen olmasaydın sevgi olmayacaktı, seven ve sevilen olmayacaktı. Züleyha’nın gönlüne Yusuf’un sevgisi düşmeyecekti. Sevgi kalplere tutunup aşk sırrına ulaşmayacaktı. Sen olmasaydın sevgi öğrenilemeyecek, sevginin her an kalpte tutulan, varlığı hissedilen olduğu bilinemeyecekti. Sen olmasaydın seven, sevgiliye benzeyen, sevgilinin her anını gözleyip onu taklit eden olduğu derk edilemeyecekti. Sırrın kalbimizde, Rabbimizin sırrıyla
Belâ-yı aşk u derd-i dûst terkin kılmazem zâhid Ne müştâk-ı behiştem sen kimi ne tâlib-i hûrem Ben aşk belasını ve dost derdini terk etmem ey zahit; Ne hûrilere talibim sen gibi, ne de Cennete can atıyorum!
400 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.