48 syf.
·
Puan vermedi
Bir yol nereye gider diye sordu kendine. İnsan ancak adresi olmayan bir yolcuyu uğurladığında yolların bilinmezliğini keşfederdi diye fısıldadı gaiplerden gelen bir ses. Giden bir tek yola gidiyor, kalan sayısız pek çok yolun sır dolu düğümlerini çözmeye mahkûm oluyordu. Kendisinden ayrılanın ölümün yoluna mı, ihanetin yoluna mı, yoksa tekrar
Şiirler 1 -Monna Rosa
Şiirler 1 -Monna RosaSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20209,2bin okunma
472 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Benim Adım Kırmızı
Hayatımdan çok ruhumdan az şey var dediği aynı zamanda kendisinin en renkli ve en iyimser romanı olarak nitelendirdiği eser 1591 yılında İstanbul'da geçiyor. Kitap iki küçük oğlu ile güzel Şeküre’nin babasını eve getirdiği nakkaşlarla şekillenir. Bir cinayetle başlarız romana. "Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde".
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım KırmızıOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 201216,3bin okunma
Reklam
2/10 puan verdi
-“Ezilen bir kadın hikayesi anlatırken her seferinde neden bu cehaletle örtüşür veya bu cehaletin arkasında neden sürekli din ifade edilir? Onu merak ederiz.” der ve bu romanın içerisindeki bazı cümlelerin arasında yürümeye başlıyoruz. -Kızcağız şöyle sesleniyor daha sayfaların baş kısmında: “Bak canım hangi kapıdan çıktıysa aynı kapıdan
Kördüğüm
KördüğümAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20176,8bin okunma
481 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Aşk romanı sanıp önyargıyla yaklaştığım bir kitaptı ama yanılmışım. Hitler Almanya’sı zamanında Türkiye’de 2 yıl yaşamış bir bilim insanı (Maximilian Wagner)’nın yaklaşık 59 yıl sonra bir üniversitenin daveti üzerine yeniden Türkiye’ye gelmesi ve ona mihmandarlık eden bir bayan (Maya Duran)’nın hikayesi üzerine kurgulanmış roman. İçinde Yahudi, Ermeni ve Türk’lerin savaş zamanlarında yaşadığı çileler, sıkıntılar anlatılmış. Kitabın ana teması “Devletlerin stratejik politikalar diye adlandırdığımız ihtiras dolu oyunları yüzünden insanların yaşamlarının nasıl katledildiği” üzerinedir. Nitekim “her devlet az veya çok katildir” ifadesi ile özetlenmiş. Yukarıda strateji savaşları adeta bir oyun gibi dönerken, aşağıda hayatlar, hayaller gerçekten katledilmektedir. Kitap tarihsel bir çok konu içeriyor, Mavi Alay hadisesini ilk kez okudum, Struuma adlı gemide ölüme terk edilen insanları, Ermeni tehciri gibi konuları ustaca ele almış. Velhasıl; mutlaka okunması gereken muhteşem bir eser.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137,3bin okunma
324 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
220 günde okudu
Tarihi, geçmişi hep romanlardan öğrenmenin güzel olduğunu düşündüm. Çünkü romanlarda insan tarihinin en önemli olmazsa olmaz duygularıyla harmanlanır olaylar. Aşk, suçluluk hissi, sevinç, keder, yas hepsi! İran'ın yakın tarihi hakkında bilgi sahibi olup sadece kitapla da kalmayıp araştırdığım bir süreç yaşadım. 1983-2011 yılları arasında yaşananlara şahit olmaktayız kitapta öncelikle. Devrim sonrası İran'da çekilen çileler, zorluklar, özgürlük arayışları ve acılar en çıplak haliyle sunuluyor bizlere. Devrim bazen kötüdür bazı koşullarda devrimi savunmak doğru değildir. Çünkü her devrim ileriye yönelik yapılmaz aksine çağın bile dışına götürür. Devrimden sonra kadının özgürlüğü kalmadı. Ahlak polisleri türedi aslında hakları olmayan ne kadar konu varsa karıştılar. Kitapta da başörtüsünden saçının bir teli görünse uyaran yetkililer görüyoruz. Bu baskıdan farklı ülkelere kaçmaya çalışanları... Kimisinin de inadına bu düzeni değiştirmek için gösterdiği mücadele ruhunu... Kitap Azar'ın yaşadığı zorluklarla tanıtıyor kendini okura. Bebeğini kendisinden önce bir gardiyanın kucağına verdikleri bu dünya için neden çocuk doğurduğunu sorguluyor. Fikirlerinden dolayı mahkum edilmiş insanların maruz kaldığı işkenceler, dağıttıkları aileler... Özgürlüğümüzü elimizden alanların umarım bizler için hazırladıkları kafeslerde bir geleceği olur.
Jakaranda Ağacının Çocukları
Jakaranda Ağacının ÇocuklarıSahar Delijani · Kafka Yayınevi · 2015161 okunma
640 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Hiçbir şey büsbütün güzel değil, hiçbir şey yüzde yüz iyi değil, anlık mutluluklar uzuunca sancılı acılardan doğuyor... Sovyet devrimi esnasında ve sonrasında yaşananlar öylesine gerçek anlatılmış ki insanın içi sızlıyor. Epik bir üslubun yanında çok naif bir aşk hikayesi işlense de bunun olaylara gölge düşürmesine asla izin vermemiş yazar. Ayrıca aşk acılarını, ayrılıkları, birliktelikleri dramatize etmeden -tıpkı hayatta olduğu gibi- gelip geçen, hayatın sıradan işleri olarak alması da çok sahiciydi. İnsanlara adalet getirmek için, insanlara ‘demokrasi’ getirmek için, insanlara özgürlük getirmek için ne çok kanlar döküldü, ne çok çileler çekildi, ne nesiller feda olundu da bahsedilen bu kavramların kendilerinden hiçbir vakit haber alınamadı. Tıpkı kitabın sonundaki etkileyici şiirlerden birinde dediği gibi ne yazık ki ‘aydınlığa daha bin yıl var’ sanıyorum. Stalin’in Boris Pasternak’a nobel ödülünü alma iznini vermeme nedenini de anlıyoruz bu arada kitaptan zira her despot gibi gerçekleri duymaktan rahatsız olmuş olsa gerek. Ufuk açıcı, başarılı bir eser. Tavsiye ederim.
Doktor Jivago
Doktor JivagoBoris Pasternak · Yapı Kredi Yayınları · 20231,065 okunma
Reklam
80 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.