Kadın köleliğine daha yakından baktığımızda, bu köleliğin çok ezici ve insanlıktan çıkarıcı yönü dikkat çeker. Eve kapatılma sadece bir mekânsal tutsaklık değildir, hatta hapishaneye kapatılma da değildir; derinden tecavüze alınma durumunu ifade eder. İstenildiği kadar nişan ve gelinlik törenleriyle derinliğindeki gerçek örtülmek istensin, bir günlük uygulama bile kendini bilen kimse için insan onurunun bitimidir. Kadın binlerce yıllık üretimsel, eğitimsel, yönetimsel, özgürlüksel değerinden o kadar sistemli ve çok çeşitli şiddet araçlarıyla, ondan da fazla ideolojik düşürme (aşk söylemleri dahil) araçlarıyla hırpalanır ki, sonuç tam teslimiyetten de ötedir. Bu düşüş kadının kimliğini tümüyle yitirişi, bambaşka bir gerçeğe, ‘karıya’ dönüşmesidir. En sıradan bir erkeğin, dağdaki çobanın bile gözünde kadın sadece karı olabilir. Karı olmak ise üzerinde sonsuz tasarruf hakkının (istediği an öldürme de dahil) doğması demektir. O sadece bir mülk değildir, çok özel bir mülktür. Sahibi için küçük imparator olma imkanı verir. Yeter ki kullanmasını bilsin.