Sesini duyduğunda ona duyduğu aşk yumruk gibi çarptı suratına. Ne sesti o! Uzaklardan hafifçe gelen müzik gibi veya daha iyisi, gümüş bir çanın mükemmel tondaki billur sesi gibi hoş ve tatlıydı. Hiçbir kadının sesi böyle olamazdı. Göksel bir tarafı vardı, sanki öte âlemlerden geliyordu.
Sayfa 117 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Evet, aşk neydi? Güllerin arasından esen bir rüzgâr, yok yok kandaki sarı fosforlaşma. Aşk yaşlıların kalbini bile yerinden hoplatan cehennem ateşi sıcaklığında bir müzik, akşam çökerken kocaman açan bir papatya ve bir dokunuşta, bir nefeste kapanan anemon çiçeğiydi. Aşk böyleydi işte.
Reklam
"Aşk yaşlıların kalbini bile yerinden hoplatan cehennem ateşi sıcaklığında bir müzik, akşam çökerken kocaman açan bir papatya ve bir dokunuşta, bir nefeste kapanan anemon çiçeğiydi."
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okudu
“Düşmanın silahlarına doğru koşan yanımdaki cesur ve güzel adamlara baktım. Eğer aşk bir günah olsaydı böyle bir şey olurdu. Eğer müzik sizi öldürebilseydi böyle olurdu.”
Sayfa 703
Her ne kadar buna engel olmaya çalışsa da kasıklarındaki sıcaklık her geçen saniye artıyor, bu dokunuşlarla vücudu her an daha da hassaslaşıyordu. Nihayet dürtüleri kontrolü ele aldığında artık kimin ne hissettiğini umursayamaz bir hale gelmişti. Az önce Anthony'nin çok geç olduğunu söylerken ne demek iste- diğini bütün şiddetiyle
Sayfa 365
Küçük kentlerin, küçük insanların, müzik kutularının etrafında, görünüşte sessiz ve sakin, ama zaman zaman dramlarla ağırlaşan bir ömür sürdüklerini düşündü: Hastalık, aşk, yas, kim bilir daha neler neler... Kendi acısı ona çok şey öğretmişti.
Reklam
O anları bilirsin, içki ve müzik bütün ruhunu ele geçirir, seni tümüyle savunmasız bırakır. Müthiş duygular hissedersin, şahane olacak diye düşlersin. En büyük pişmanlıklar bu tür gecelerden sonra yaşanır aslında... Ama yine de büyülüdür, yine de olağanüstüdür.
“Sözcükler, düşünceleri doğururken ölürler,” diye yazar ünlü arazbilimci Lew Wygotski. Bununla, düşünce ve dilin birbirini aştığını ima eder. “Düşünce sözcükleri giyer giymez ölür,” diye iddia eden Schopenhauer'la aynı çizgidedir. Sözcükler yalnızca tecrübelerimize gönderme yapar; konuşmanın amacı insanlar arasındaki ortak çağrışımları açığa çıkarmaktır. Ama belki bu sonucu elde etmenin başka bir yolu daha vardır. Bazen bir resim, binlerce sözcükten daha fazla şey söyler. Ya da müzik; bir duygu durumunu yaratıcıdan dinleyiciye aktarmak için iyi bir araçtır.
Sayfa 10 - Metis yayınlarıKitabı okudu
Eski yunan ve Roma dinlerinin nesli tükendi onları artık teolojinin değil edebiyatın konusu Yunanlar dünyanın tepsi gibi düz ve dairesel olduğuna kendi ülkelerinin bu dairenin ortasına işgal ettiğine merkezde yer alan noktanınsa ya tanrıların mesken tuttuğu Olympos dağı ya da kehanetleriyle ünlü Delphoi olduğuna inanırlardı Yeryüzünün kuzey
Tanrıların ve ölümlülerin çağı Tanrıların yalnız yaşadığı çağ ile insan ilişkilerine ilahi müdahalenin sınırlı olduğu çağ arasında köprü kurma, tanrıların ve ölümlülerin birlikte hareket ettiği bir geçiş çağıydı. . Bunlar, grupların daha sonra olduğundan daha özgürce karıştığı dünyanın ilk günleriydi. . Bu masalların çoğu daha sonra
Reklam
Martin haftada bir akşamını kendisine ayırmış olan Ruth'la buluşacakları akşam, geç vakitlerde gelirdi. Genellikle akşam yemeğine kalır, biraz hoşbeşten sonra müzik dinlerlerdi. Bu akşamlar Martin'in hayatındaki en önemli akşamlardı. Bu evin, kendi yaşadığı evinkiyle bu derece büyük bir zıtlık oluşturan havası ve sırf burada Ruth'a yakın bulunuşu yüzünden Martin her seferinde, oradan, yükseklere tırmanmak için daha çok bilenmiş bir azimle ayrıldı, içinde bulunan güzelliklere ve kendisine bir sancı gibi ıstırap veren yaratma arzusuna rağmen, Martin, bu savaşı sırf Ruth için yapıyordu. O her şeyden önce bir aşıktı. Diğer her şeyi aşka bağlı kılıyordu Martin. Onun aşk macerası, dünya yüzündeki macerasından daha büyüktü. Dünyanın hayret ve hayranlık uyandıran yönü, karşı konulmaz kuvvetin zoruyla onu meydana getiren moleküllerden ve atomlardan ileri gelmiyordu; dünyanın hayranlık uyandıran tarafı, Ruth'un bu dünyada yaşıyor olmasıydı. Ruth, Martin'in bütün ömrünce rastladığı, tahmin ya da düşündüğü en hayran olunacak şeydi.
Sayfa 149 - Kitap ZamanıKitabı okudu
"Alas poor world, what treasure hast thou lost! What face remains alive that's worth the viewing? Whose tongue is music now? What canst thou boast Of things long since, or anything ensuing? The flowers are sweet, their colours fresh and trim, But true sweet beauty liv'd and died with him. "Ah, dünya! Ne hazineler kaybettin! Artık hangi yüz hâlâ yaşamda, görülmeye değer? Şimdi hangi dil müzik gibidir? Ne övünebilirsin ki geçmişten ya da gelecekten? Çiçekler tatlıdır, renkleri taze ve düzgündü, Ama gerçek güzellik onunla yaşadı ve onunla öldü."
Hayat, ölüm, aşk, merhamet ve özlem.. müzikle duyulabilir. Çünkü müzik sayesinde, bilinç sahibi olduğumuzdan beri ve tarihimiz boyunca elde etmek için mücadele verdiğimiz hürriyetin en yüksek derecesine ulaşma imkânı verilmiştir bize. Hürriyetin bu yüksek derecesine başka hiçbir şeyle ulaşamayız. Her yüzyıla özgü dogmaların ötesinde sürekli olarak geleceğe uzanan ve ulaşan tek şey müziktir... Kelimelerle ifade edemediğinizi onun duyurabilmesi de bundandır.
Sayfa 87
" Hayat, ölüm, aşk, merhamet ve özlem...müzikle duyulabilir.Çünkü müzik sayesinde, bilinç sahibi olduğumuzdan beri ve tarihimiz boyunca elde etmek için mücadele verdiğimiz hürriyetin en yüksek derecesine ulaşma imkanı verilmiştir bize.Hürriyetin bu yüksek derecesine başka hiçbir şeyle ulaşamayız."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.