MASUMİYETİMİZ ÜZERİNE
AŞK ve MÜZE ÜZERİNE
Şöyle bir sualle başlamak istiyorum yazıma; aşk nedir ya da ne değildir? Kendi adıma, hayat sahnesinde gözlemlediğim kadarıyla, dizginleyemediğimiz dürtülerle başlayan, her an birlikte olma isteği ile sürekli tetiklenen, heyecan ve mutluluk uyandıran, içine ara ara ızdırap karışmış fakat şiddetinin büyüklüğüne bağlı olarak bir
Rus oyun ve öykü yazarı Anton Çehov’un okuduğum ilk kitabıydı. Tiyatro oyunu şeklinde yazdığı bu eserin içinde oyunun içinde oyun var. Biri genç diğeri orta yaşlı iki tiyatro yazarının hayatları ve mesleki bakış açılarının karşılaştırıldığı bu eserde yeni yazarların faydalanacağı çok sayıda fikir ve öneri mevcut. Aşka ve edebiyata dair pek çok konuya değinen kitapta, genç bir aşık olan oyun yazarımızın, oyununun takdir edilmesini beklemesi ancak hem seyircilerden hem de sevdiği kadından umduğu karşılığı bulamaması anlatılıyor. Bu genç yazarın tiyatrodaki gelenekselliğe yeni bir tarz getirme çabasında Çehov’un aslında kendini anlattığını görüyoruz. Kitap genel olarak aşk ve tiyatro ekseninde şekillense de oyundaki karakterlerin hemen hepsinde gözlemlenen bir varolma çabası ve içinde bulunulan şartlardan hoşnutsuzluk durumu hakim. Çehov’un dilini çok sade ve akıcı buldum. Oyundaki olay örgüsü ise hızlı başlayıp gittikçe yavaşlıyor. Tiyatro okuması yapacak olanlara, Çehov’un kalemini seven veya tanışmak isteyenlere tavsiyemdir.
İklimler
“Uzaklık ya da ölüm, kuşku ya da ihanetten daha az zarar verir aşka.”
Aşkın insan karakteri üzerindeki yıkıcı bir etkisi var. İnsana nazik davranan bir aşk görmedim ben. Yıktıklarını yerine koyanını da. İnsan kendisi toparlıyor geride kalanları çoğu zaman.
İklimler’i okurken aşkın, kuşku, ihanet, acı ve ölümün kişiyi yeniden
915.jpg){kind=small}
552 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Jane Eyre ile hayran olduğum Charlotte Brontë'nin okuduğum ikinci kitabı Villet(Geçmişin Gölgesinde) oldu. Villet'te yer yer Jane Eyre'den esintiler vardı; özellikle ana karakter Lucy Snowe' un ailesini kaybedince yapayalnız kalarak hayatta kalma mücadelesi vermesi, yatılı bir kız okulunda öğretmenlik yapması…
Kitapta Lucy Snowe'un başından geçen olaylar çerçevesinde kendi iç hesaplaşmaları, aşka ve evliliğe olan bakış açısı, protestanlık ve katolik mezhebine olan tutumu, kadının 19. yy daki konumu ve o dönemin zihniyeti Lucy'nin duygu ve düşünceleriyle okura aktarılmakta.
Kitabı okurken yazarın naif, akıcı diline ve sanki benimle konuşuyormuş hissi veren yazım tarzına bir kez daha hayran oldum.
Yani genel anlamda tatlı, etkileyici ve en az Jane Eyre kadar sevdiğim bir roman oldu. Okuyacaklara keyifli okumalarr...
2020'ye bir Shakespeare kitabıyla ,bir başyapıtla başladığım için çok mutluyum. İlk defa Shakespeare 'den bir eser okuyorum. Maalesef ki bu kadar geç tanışmış olmamın sebebi tiyatro türüne ve şiirlere olan ön yargımdı. Düz yazı olmayan eserlere karşı hep sıkılacak ve anlayamayacakmışım gibi bir endişem oluyordu. Ama bu kitap birçok ön yargıyı kırıp , parçaladı.
Romeo ve Juliet hep duyduğum , gördüğüm bir eser olmasına rağmen yeterli bir bilgim yoktu . Bu da kitabı merakla okumamı sağladı.
Bu kitapla aşk, sadakat, fedakarlık, düşmanlık, pişmanlık yeniden anlam kazanıyor sanki .
Ne yazık , ne yazık ki iş işten geçtikten sonra başa gelen akla...
Ne yazık, ne yazık ki saçma bir düşmanlığın uğruna heba olan kutsal aşka..
Hayranlık duymamak elde mi ölümü bile "onunla" tatlı kılan sadakate ?
Romeo ve Juliet... Çok beğendiğim, birçok şeye karşı bakış açımı değiştiren ve yazarın diğer eserlerini okumak için can atmamı sağlayan harika bir oyundu. Sadece bir aşk hikayesi değildi . Anlatmak istediği çok fazla şey vardı.
İyi ki okumuşum!!
Bir kitap neden klasik olur?
Dün gece bitirdim kitabı, incelemeyi bugün yapıyorum.Bugün yapıyorum çünkü içimdeki yangının sönmesini bekledim.Sahi kağıttan ve mürekkepten bir kitap insanı yakar mı? Dün gece canım cayır cayır yandığında gördüm kelimelerin insan etini tutuşturabildiğini. Belki de bir yeri yakmamak için gecenin siyahını örttüm tutuşmuş yerlerimi ve şimdiye kadar
