Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun
Mesela sabah namazı;anne karnında bekleyip zamanı gelince doğan çocuğun hayata ilk başladığı anı temsil etmekte,yani ölümün ilk dönemine denk gelmekte.Öğle ,gençliği;ikindi,olgunluğu temsil ediyor ama zamanda ayrılık hazırlığının da başlangıcı.Akşam veda zamanı ,göç vakti.Ölümün remzi.Yatsı ise ölümle kıyamet arası,yani kabirde bekleyişin nişanı.Ta ki kıyamete,ta ki sabaha dek...
Sayfa 72 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun.
Bitap evliliklerin tozunu, sevgisiz ilişkiler alıyor.
Sayfa 174Kitabı okudu
Dedim ya, ayrılığın eski tadı yok. Şarkılardan belli…
Sizce, mutluluğa kapılar açtıkça mı efsaneleşir aşk; yoksa acılar, hasretler, hatta zulümler doğurdukça mı şehvetinden?..
Reklam
Aşk, yalnızca içeriden yıkılabilen bir kaledir. Sadece aşıkların birbirini yemesiyle yok olur.
Bu dünya bir satranç tahtasıymış, yaşayım iyi ya da kötü oynanan bir oyunmuş, böyle bir oyunun da birtakım kuralları varmış, benim pek umrumda değildi.
Öyle bir kendinden vazgeçme, karanlığa gömülme derecesine düşmüştü ki bu durumu ona hak verir gibiydi.
Reklam
Yalnızlık senin için değil. Yalnızlık öldürür seni. Ya çok yukarılara bakıyorsun, ya çok aşağılara. Çok yukarılara çıkılmaz, azizim; çok aşağıları da ölü yapraklar.
Ölmüş, bitmiştim artık. Daha şimdi ancak uğursuz bir biçimde gelişmekte olan alın yazıma boyun eğmek kalıyordu. Alın yazımı ne değiştirmeye hakkım vardı, be de bir saat bile geciktirmeye gücüm.
Yaşayımım, birçok bağlardan kopmuştu; birçok yanlışlarla yıpranmıştı; artık bir tek tele bağlı kalmıştı ama, bu tel de, korkunç gerilmiş, eskisinden çok daha direnir bir hale gelmiş olduğu için, boğazımı sıkıp duruyordu.
Bizi alabildiğine mutlu eden güneşin artık ancak uzaktan uzağa, çöküşünün solukları arasında görünmek üzere ortadan silindiği gün bu bana bir uğursuzluk belirtisi gibi geldi, yüreğim sıkıldı.
Resim